Bölüm 31

991 35 7
                                    

Ertesi gün olduğunda gün yeni ağarırken Deniz ile Rüzgar uyanmıştı. Bu gece için hazırlık yapılması gerekiyordu ve çok işleri vardı. Rüzgar banyodan çıkıp üstünü giyinirken kol düğmelerini ilikliyor bir yandan da yatakta onu seyreden saten geceliği üstünde duran karısına bakıyordu.
Pürüzsüz parlak bacakları incelemeye koyuldu. Karısının zayıflamış olduğunu fark ederken bir yandan minik bir hazla iç çekti.

- Sana kilo aldırmam gerek. İyice zayıf kaldın.

Deniz yatağın içine iyice gömülerek mırıldandı.

- Daha çok erken değil mi biraz daha uyumak istiyorum ben.

Gözleri çoktan kapanmıştı bile. Numara yapıyordu.

- Olmaz sevgilim. Bu akşam kız sözleyeceğiz. Hem anılarını yad edersin, bizim sözümüzdeki zarafetin nefes kesiciydi. Seni gördüğüm o an bu hatun tam bi felaket demiştim.

- Ayy sabah şımartılması yaşıyorum şuan.

Diyerek mutlulukla yataktan kalktı ve kocasına sarıldı.
Rüzgar boynundaki saçları geri iterek açılan boşluğa gömüldü. Boynunu öpmelere doyamıyor gül kokusunu içine kazımak istiyordu.

- Ben de sabah sabah seninle sarhoş oluyorum. Şu güzellik karşısında zor duruyorum.

Diyerek Deniz'i hafif ittirdi ve onu baştan aşağıya süzdü.
Alt dudağını dişledikten sonra kocasına uzun bir öpücük bıraktı. Dudağındaki öpme hissi onu iyice uyandırmıştı.

- Ben de hazırlanayım da çıkalım. Ümmüye teyzeme yardım edeyim.  Hem çok açım sanki üç gündür yemek yememişim gibi.

Diye söylenirken geceliğini üstünden çıkardı.

- Değil mi Deniz'im? dün üç günlük yemek yiyen sen değildin halbuki.

Rüzgar kıkırdarken Deniz bir anda ona döndü.

- Ben hamileyim ama. Diyerek dudak büzdü.

Rüzgar onun çocuk gibi güvenmesini taklit ederek yanına sokuldu ve yüzünü avuçları arasına aldı.

- Benim minik tosunum çok yiyormuş hiç doymuyor muymuş... Yiyeceksin yavrum tabi şaka takılıyorum.
Hadi oyalanma. Diyerek hafifçe kalçasına vurdu.  Yatağın köşesine gidip otururken saatini takmakla uğraşıyordu.  Cüzdanını anahtarları giydiği takım elbisenin ceplerine yerleştirdikten sonra Deniz'i beklemeye başlamıştı.

Neyse ki Deniz hazır sayılırdı. Lavoboda işlerini halletmiş üstünü giyinmişti. Pencerenin alt kısmında duran babetleri ayaklarına geçirdikten sonra ayna karşısına geçip saçlarını taradı. Daha sonra üzerine o Rüzgar'ın aşık olduğu gül kokusunu sıktı. Aynada hem kendisine bakıyor hem de kur yapıyordu.

Bir anda aklına birazdan akrabaların burada olacağı geldi ve kendisi gebe bir gelindi. Hem de tek gelin.  Madem gelinler kategorisine Şeniz de katılıyordu biraz hanım ağa gibi olmanın vakti gelmişti. Ne de olsa kendisi koskoca Bekir Sarafoğlu'nun tek kız torunu,  ve Tanoğulları'dan Hazar' ın tek geliniydi. Nam- ı olmasa da endamını sergilemenin vakti gelmişti.

Valizin altına son anda sıkıştırdığı kutuları çıkarıp ünitenin üstüne dizdi. Karşısında parıl parıl parıldayan bir sürü altın takı vardı.  Tekrardan valize gidip diğerlerini aldı. Sade bir söz için abartılı takıştırma olduğunu düşünür gibi olduktan sonra hemen vazgeçti. Takacaktı.

Elbisenin kollarını yukarı çekiltirdikten sonra bileğine 4 orta büyüklükte  bileziklerini takmaya başladı.

Sol bileğine Hayat'ın taktığı altın bilekliği geçirdi. Alyansıyla uyumu güzel duruyordu. Sol tarafını  sade bırakmaya karar verdi.

Deniz ( FİNAL) Onde histórias criam vida. Descubra agora