BÖLÜM 15

3K 98 24
                                    


2 HAFTA ÖNCE


Önemli olan küçük resme baktığında gördüğün değil.  Asıl marifet büyük resimdeki detayları görebilmekteymiş. Uzaklara duyduğum bu hasret, vuslatta son bulurmuş.  Yüreğimi yerinden sökercesine duyduğum bu acı, beni kendi ölümüme getiriyormuş. Sanırdım ki; ölüme ben gitmem, o bana sıla kadar uzak ve bir o kadar  nefes kadar yakındır...   Ama ben  anladım ki ölümün kendisiyim. Şimdi bana nefes olan bu acı ömürlük mü sürecek, seyranlık mı ? Kara kaşına kara gözüne kandığım ne varsa, beni benden ediyormuş. Oysa o günler çok uzakta kalmış gibi hissedercesine oturmuş derin derin düşünür olmuşum. Ben kendime nasıl kıymışım... Ben kendime bunu nasıl yapmışım?

Zihnimi meşgul eden her düşünce, bir oraya bir buraya savrulurken, bir kez daha ölmüş olmayı diledim. O düşünceler kadar olamayan, oradan oraya savrulamadım. Oysa rüzgarına sürüklendiğim ne varsa benim nefesimi kesecek kadar derinden geliyordu. Çok derinden...

Kaderim, başkaları tarafından yazılmış bir kağıtta elime verildi, ben o kağıdı yırtıp atamadım. Ruhum, rıhtımın kasvetinde üşüyor, ben sarılıp ısınamadım. Ben o içimdeki çocuğu büyütemedim. Ben, içimdeki çocuğun ölümüne sebep olan kimseleri affedemedim.  Ben başaramadım...

Şimdi, ıssız, soğuk, karanlık bir yolun ortasında durmuşum.  Bedenim cılız, üşüyor. Zihnim gri bulutlar silsilesi. Arkamda duran annem ağlıyor, önümde duran babam bana elini uzatıyor.  Başka bir yöne gidemiyor bedenim. Ruhum bedenime sıkışmış... Nefesimi kesen sıkıntı beni ele geçiriyor.  İstek dışı bir adım atıyorum babama. Sırtımdan iten ele baktığımda annemi görüyorum. Anne! Beni bırakma...


Bir ses duyuluyor o an etrafımda. '' Allah'ın emri peygamberin kavliyle-'' sağır olmayı diliyorum.

Yine bir zaman kopukluğuyla karşılaşıyorum. Dalgınlığım beni mahvediyor...

'' Deniz'i, Rüzgar'a verdim gitti.''

Duyduklarım karşısında gözlerimi açıyorum. Hiçbir şey rüya değil, hiçbir şey hayal değil. Gözümden akan yaşla anneme baktım. Kızına... Misafirine iyi bak anne. Ben gidiyorum...


...

3 GÜN ÖNCE

Bugün suskunluğumun  birinci ayı. Bugün aldığım son nefes ciğerlerimde. Ben gelin oluyorum. Hiç tanımadığım ama bir o kadar yakınım olan insanlara karışmaya gidiyorum. Sabahın erken saatlerinde zorla kaldırıldım. Bir telaş var ki konakta hepsi benim için. Bense bir o kadar bitkin ve bir o kadar yorgunum. Üzerimdeki ölü toprağından kurtulamıyorum. Oysa ne çok istiyordum buradan kurtulup gerçekten yaşamayı. Şimdi nedir bu hissettiğim tarifsiz duygu ? 

20 yıl önce verilmiş kararlar, sıkışılmış eller... Bana sorulmadan yaşatılan bir hayat. Bu nasıl bir yük ki böyle yüreğimde nefes aldırmıyor. 

Sabahın erken saatlerinde kuaför kadın odama girip masama eşyalarını dizdi. 2 gündür evin misafiri ve kalanı çoktu. Dedemin bütün aile dostları ve akrabalarımız ya gelip gidiyor ya misafirimiz olarak kalıyordu.  Bense yüzüme takılan zoraki gülümsemeyle insanları karşılıyordum. Sanki bu evlilikten çok memnunmuşum gibi...

Bazen gözlerimi kapattığımda veya rüyamda o geceyi görüp tekrar yaşıyorum. Onlarla tanıştığım ilk gece... Ölmek için dama  koştuğum, ölmekten beter olduğum o gece... 

Ben o gece oradan atlayamadım. Beni vazgeçirmek için konuşan insanları susturmak için gözlerimi kapatıp kollarımı özgürlüğe açtığım ve kendimi bıraktığım o esnada, onun ellerini ilk kez belimde hissettim. Belimden tutup kendine çekmesiyle birlikte yere sert bir şekilde düşmemiz bir olmuştu. 

Deniz ( FİNAL) Where stories live. Discover now