BÖLÜM 14

3K 102 39
                                    

Bir de bakmışsın ki ben gelmişim

Böyle dilim susar da elim, elim dokunmaz olursa eğer

Bil ki varmışım yani

Yüreğim sakınır, gözüm seyirir

Olur da, olur da susmuşsam yani

Giyindiğin çiçeklerin ardı da temizse

Ve en karasındaysa gün

Bil ki kavuşmuşum yani

O mağrur gözlerinden öperim

Sarılırım, iki gözümün çiçeği

Gözünü seveyim, iyi bak kendine

Hasretle selam ederim

Belki, belki çok uzaklardasın

Belki bir o kadar da yakınlardasın asıl

Yüreğimdesin, derindesin yani

Öyle güz vakti çiçeğe durmaya endişeli

İnce bir gül dalısın en derinde

Penceremde ki vapurun yazması kara

Senin hasretinse içimde ömürlük yara

Benim canım, ciğerim

İki gözümün çiçeği

Nasıl diyeyim sana

Bi' o kadar

O kadar ışte

O kadar...

 Merdivenlerden inerken eline kırmızı yazması tutuşturulmuştu. Neden takması gerektiğini anlayamadan, ince uzun parmakları arasındaki kıpkırmızı yazmasına baktı.  Oranın adetine göre kırmızı yazma takmak kızın bekar olduğunu temsil ederdi. 

Biraz uzağında duran arabaların gelişini seyretti. Kapı girişinde ise konaktaki herkesin oraya  doluştuğunu gördü. Her biri özenle giyinmişti. Sanırım gelenler önemli kişilerdi. O da ortama uyum sağlayarak oldukça uygun giyinmişti.  Kadınların yanına gidip birkaç adım geride durdu. Derin bir nefes alıp  arabaların durduğunu  gördü ve masum bir gülüş yerleştirdi dudaklarına. 

Arabadan inenlere tam bakacakken ayaklarına dolanan şeyden bir anda korkup yere baktı. Buralarda dolanan kediler oldukça fazlaydı ve şuan ayaklarında Mırmır şirinlik yapıyordu. Önüne gelen birisini hissettiğinde ona bakıp ''hoşgeldiniz.'' diyerek kadının elini öptü.  Nihayet dikkatini kediden çekebilmişti.

Ceyda Hanım, kızı dikkatli inceleyerek ''Hoşbulduk kızım.'' dedi ve uzunca gülümsedi.  Kemal dayısı  ile el sıkışan adamı görünce onu daha önce gördüğünü fark etti. Demek onlara misafir gelen  aile, geçen cüzdanını düşüren adamın ailesiydi.  Bir an duraksayarak etrafı inceledi.     Alayça yengesi uzun ve siyah saçlı bir kıza sarılıyordu. Yengeleri, dayıları, dedesi ve ninesi çok güler yüzlü  davranıyordu. Herkes birbirine karışmış bir vaziyetteydi. Ondan biraz uzakta, kapının sağında Murat ve Kubilay'ın, arkası dönük birisiyle el sıkıştığını gördü. 

Ona doğru gelen siyah saçlı gülümseyen kıza gülümseyerek karşılık verip  sarıldı ve '' Siz de hoşgeldiniz.'' dedi.  Kız aynı şekil gülümsüyordu. Giydiği mor fistanı esmer teninde çok güzel parlıyordu.

'' Hoşbuldum, Ben Hayat.'' dedi.

Deniz adını duyduğuna memnun kalarak '' Ben de Deniz.'' diye karşılık verdi.

Deniz ( FİNAL) Where stories live. Discover now