BÖLÜM 3

5.1K 128 121
                                    


"felaket"


Aşkın şarabı, dudaklarını yakan alevin tadıyla yer değiştirdi. O gece, ay geceye, Deniz, Halit'e doğmuştu.
Ekşimsi tadıyla yüz buruşturan, yürek yaktıran o duygu, tam 12 sene önce bugün düşmüştü yüreğine. Yaşadığı her kötü, korkunç olaylara tüm zorluklara büyük göğüs geren, fırtınalı okyanuslar aşan o adam, bir küçük denizde boğulmuştu.

Eline yüreğine götürdü ve dudaklarından o keskin sözler çıktı.

"Benimle beraber yaşayacaksın Deniz kızım, yaşam kelimesinin anlamını, hayatının ve kendinin kıymetini iyi bileceksin. Seni o zindandan çıkartıp evimin kadını yapacağım. Sana gösterilmeyen değeri göstereceğim. Sana o hiç hissedemediğin sevmeyi hissettireceğim."

Çocuktu, sevmek basit sanıyordu. Seviyordu, hayata yenik düşmüştü.

12 seneye kaç sessiz feryat figan sığdırmıştı. O 12 seneye kaç ağrı, kaç uykusuz geçen gece, acı, açlık, korku, sevgi, özlem, kıskançlık sığmıştı.

Sırf başkasına yar olmasın diye, Ümmüye teyzenin oğlunu bile...

Fezar'a diyeceğini dedikten bir süre sonra görünmeden Bekir Ağasının yanına gitti. Onunla konuşması gereken bir konu vardı. Çalışan olabilirdi ama Bekir'in en çok değer verdiği adamlardan hatrı sayılır birisiydi.

Üst kata çıkıp, çakışma odasının kapısına tıkladı. İçeriden Ağa'nın 'gel' diyen sesini işitince içeri girdi.

" Ağam, rahatsız ediyorum ama sizinle konuşmam gereken bir husus var. Affınıza sığınmam gerek ama artık dayanamıyorum." dedi ellerini önünde birleştirip.

Bekir başını kaldırıp kaşlarıyla boş koltuğu işaret etti.

" Otur bakalım delikanlı, neymiş derdin? "

Halit, büyük bir iç çekerek utanıyormuş gibi tavırlar sergiledikten sonra oturdu.

" Ağam, kızacaksan, döveceksen başım gözüm üstüne, ama öyle ama böyle. Öldürülene kadar da vazgeçmem.
Bu zamana kadar hiç yan gözle bakmadım, ağa torunudur dedim kaçtım. 12 senedir içten içe kimse bilmeden bir sevda ateşinde tutuştum. Artık dayanamıyorum bu ateşe.
Uykusuz gecelere, kan ter içinde kaldığım günlere. Beni bir siz anlarsınız. Ben ölene kadar saklayacaktım ama baktım ki elden gidecek artık vakti geldi dedim kendime."

Bekir bir anda sözünü kesti.

" Ne demeye çalışıyorsun oğlum sen? Sadede gel hele! "

Halit yutkunarak son bir derin nefes aldı.

" Ben Allah'ın emri peygamberin kavliyle torununuz Deniz'i kendime istiyorum."

Gözlerini kapattı. O an dünya durmuş gibiydi. Bekir Halit'in aksine şok yaşamıyordu. Halit'ten başkası ona fazla kalırdı zaten.

" Bak oğul, bilirsin ki, Deniz benim torunum diye sahiplendiğim birisi değil. Anasını da kendisini de yıllar önce sildim. Bir ağa, torununu korumaya değil, başka bir ağa oğluna verir, neyse ki benim öyle düşüncem hiçbir zaman olmayacak. Tez elden nikah tarihi al, düğün olmayacak. Gelip atla alırsın gelinliğiyle götürürsün evine.
Ben sana Deniz'i verdim gitti."

Halit, mutluluktan havaya uçuyormuşcasına ayağa kalkıp Bekir'in ellerini öptü.

" Hayırlı olsun Ağa babam, ona gözüm gibi bakacağım, emin olabilirsiniz."

Bekir ayağa kalkıp güldü.

" Sen ona değil, o sana gözü gibi bakacak. Daha lazımsın bana burda, şirkette elim ayağımsın. 12 yılın sonunda damadımız olmakta varmış. Hayırlı olsun evlat. " dedi.

Deniz ( FİNAL) Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon