16. Bölüm "Zehir"

341 33 29
                                    

"İnsanların ergenlik dönemleri çok sıkıcı. Ben gençlik yıllarımda koynumda peynirlerle geziyordum. Senin düştüğün duruma bak, seni Barbie bebek gibi giydiriyorlar."

"Daha ne kadar konuşacaksın?" Saç kurutma makinesini olduğu gibi masanın üzerine bırakıp banyodan çıktım. Altımda iplerini sıkılaştırmadığım için düşecek gibi eşofmanımda çalışma masamın karşısına geçtim. Plagg orta monitörümün üzerine kondu.

"Sadece kızlar regl görüyor sanıyordum. Bu kadar duygu değişimine girdiğini gördükçe bu kanıtlanmış bilgi-"

"Plagg..." dedim onu susturarak. Keyfimi yerine getirmeye çalışıyordu ama başım darmadumandı. Bu ev beni boğuyordu. Şu iki katlı, beni şımarık bir çocuk gibi gösteren odamda resmen boğuluyordum.

Çilek kokusunun silindiği saçlarıma ellerimi geçirip derin bir nefes aldım. "Marinette'in yanına gitmek istiyorum."

"Saat henüz erken Adrien." dedi, aslında beni anlıyordu. Anlamadığını söylese bile bu dünyaya beni anlayan tek obur dostumdu. Ona dudaklarımdaki ufak kıvrımla baktım. "Tikki'yi görmek istemez miydin?"

Yüzgeçlerini iki yanına koydu. "Onunla vakit geçiremiyorum ki, hemen Kara Kedi formuna dönüyorsun."

Omuzlarımı silktim. "Marinette yüzünden, benim kimliğimi öğrenmek için hazır hissetmiyor." Dudaklarımı birbirine bastırdım. Yeşil gözlerim tıpkı bir ayna gibi görünen annemin monitördeki gözleriyle buluştu. Yeniden durgun bir hale döndüm.

Neden benim kimliğimi bilmek istemiyordu?

"Onu zorlarsan bu sefer sana defol demek yerine siktir git der."

"O küfür etmez Plagg." Yüzümü buruşturdum. "Ben de etmezdim ama senin yüzünden kaba olmaya başlıyorum."

"Benim yüzümden mi? Küfür mü ediyorum ben be?"

"Kara Kedi olmama olanak sağlayan sen değil misin?" dedim gözlerimi ona çıkarırken. Kollarımı kendime sardım, kendime sarıldım.

Yalnızlıktan kendime sarılmaya alışmıştım.

"Bunu niye bana bağlıyorsun Azgın Kedi? Seni ben mi konuşturuyorum?" Hitap şekline göz devirip koltuğumdan kalktım. Ellerimi eşofmanın ceplerine soktuğumda odada öylece dolanmaya başladım. Gidip de neden küfür ettiğimi sorgulamayacağım elbette. Sinirlendiğimde ediyordum, bu çok normaldi. Bir de...

"Bir de kendimden geçtiğimde ediyorum, orası başbaşa konu. Hiç girmeyelim Adrien." Kaşlarımı kaldırıp kendimle konuştum. Kendimle tartıştığım ve kendime yön verdiğim zamanlar çoktu ve dünyada bir tek kendisiyle konuşan ben değildim.

Değildim, değil mi?

"Kedi kulaklarımın varlığı hatırlatmak isterim." diye arkamdan seslendi. Ona gülerek göz devirdim. Plagg olmazsa bu evde yalnızlıktan kesinlikle ölürdüm. "Eee, gidiyor muyuz?" Görüş açıma girdi. Gözlerimi kısıp kararmış gökyüzüne baktım. Saat gece yarısına bile gelmemişti ve Marinette'i fazla bunaltmak istemiyordum.

Lain: Geri Dönüş (Ⅱ. Kitap) | MiraculousTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang