24. Bölüm "Adrien Agreste"

410 28 20
                                    

Annemden işittiğim üst üste azarların sonrasında yalnız kaldığım koltukta bir çocuk gibi kollarımı kavuşturmuş, somurtur bir şekilde oturuyordum. Kara Kedi gittikten sonra yanımıza yaklaşanın annem olduğunu yanıma geldiğinde fark etmiştim. Beni defalarca aradığını ve oteli ikinci turlayışı olduğunu söylediğinde ondan kaç kez özür dilemiştim sayısını unutmuştum.

"Dans etmeyeceğine emin misin?"

Reddetmeyeceğim teklife kararsız bakışlar attım. Alix eğlencenin dibini vuracağımızın haberini aldığı gibi otele gelmişti. Rahat ve salaş kıyafetleri yine aynıydı. Bu gece eğlencenin dibini vuracağımızın haberini Nino ile birlikte Chloé söylemişti. İkisinin plan kurmuş olması beni şaşırtmıştı ama kendi aramızdaki eğlencenin DJ'i kesinlikle Nino olacağı garantisi vardı. Chloé ile birlikte Zoé de git gide arkadaş grubumuza karışıyordu. Eğlencenin dibini vurma anlayışı hakkında düşünmek istemiyordum. Şu an tek istediğim somurtmaktı.

Anneme inat işte.

"Anneni zar zor ikna ettik zaten Marinette. Ebeveynlerine kalsa seni bugün olanlardan sonra karantina altına almak."

"Üff, abartma. Dans falan da etmiyorum ben." Elimi sallayıp cam masanın üzerindeki meyve kokteyl bardağını sağ avcuma aldım. Çok soğuktu!

"Marinette, hadi ama!" Alix sol kolumdan tutarak beni kaldırmaya çalıştı. U şeklindeki kırmızı koltuğa yapıştım. "Aaa!" Bardağı masanın üzerine bıraktım ama Alix beni kaldırmayı başardı. Kendimi koltuğa atmaya çalıştım, arkamdan karnıma sarıldı.

"Beni taciz ediyorsun!"

"İstersem götüne ellerim Marinette."

"Tanrım! Tercihlerini mi değiştirdin?" Onun kolundan kurtulup birkaç adım attım. "Uzak dur ya!"

"İyi," Yanımdan geçip giderken popoma şaplak attı. Çığlık atarak elimi arkaya uzattım. Bizi izleyen Juleka ve Rose'u fark ettiğimde Alix'e kaşlarımı çatarak baktım. Dil çıkararak dans pistine çıktı.

"La kasa da kasa ha!"

"Aptal!" Yanaklarım kızarmaya başladığında ortamdaki bütün bakışların bana döndüğünü gördüm. Ellerim çantamın iplerini buldu, hepsine tek tek baktım. "Ne var?"

"Nino'nun müziği durduracağı kadar yüksek sesle cırladığın için?" Alya devam edemez gibi yüzünü buruşturdu. Nino gülerek şapkasıyla oynadığında kendime gelir gibi dudaklarımı ıslattım. "İyi, devam edin şimdi."

"Niye bağırdın?" dedi Luka, göz ucuyla sarmaş dolaş kanepede oturan Juleka ve Rose'a baktım. İkisi birden kıkırdadığında bu sefer bakışlar onlara döndü.

"Bir şey yok." derken popumu ovuşturdum. Alix'in bana sırıtan yüzüne sabit yüz ifademle baktım. "Ben terasa çıkacağım."

"Aslında biz de teresa çıkalım mı? Kapalı ortam beni bunaltıyor." Zoé bunu Chloé'ye bakarak sormuştu. Chloé omuz silkerek fark etmeyeceği yanıtını verdi. Burnumu çekerek hepsinden önce salondan çıktım.

Audrey Bourgeois gelmişti ama insanlara fazla görünmemişti. Chloé'nin dediğine göre uçak seyahatinde saçları yıpranmıştı ve bakım görmesi gerekti. Sanki söz konusu nakil ameliyatı gibi hissettiren bu durumu ilk başta garipsesem de Chloé bunu normal karşıladığı için bundan vazgeçmiştim. Audrey Bourgeois'yi bizzat tanımasam da karakteri dışarıdan bakılınca çözülebilecek bir tipti.

"Asansöre gelmiyor musun?" dedi Alya.

"Elbette gelmiyorum, sizinle bir daha asansöre binmeyeceğimi daha önce de söyledim." Merdivenlere yöneldiğimde Alix bileğimden tutarak beni asansöre çekti.

Lain: Geri Dönüş (Ⅱ. Kitap) | MiraculousWhere stories live. Discover now