27. Bölüm "Bahane"

364 29 7
                                    

🐞 Marinette Dupain-Cheng'in Ağzından 🐞

"Ne yapacağım?"

"Bunu dördüncü soruşun."

"Hiç yardımcı olmuyorsun Tikki!" Yüzümü yastığa gömdüğümde Tikki birkaç homurtu çıkardı.

"Adrien'dan bir farkın yok, peh!"

"Sussana Plagg!" Kwamim onun yanında duran Plagg'i azarladı. Kwamisi nasıl olur da benimle kalmıştı? Tabii sorunun cevabı basitti, Plagg munzurluk peşindeydi.

"Niye susuyorum ki? Aranızda doğruları konuşan tek kişi benim."

"Doğru değil, boş konuşuyorsun." dedi Tikki.

"Eğer bir yumruğun olsaydı seninle tokalaşırdım Tikki." Yüzümü gömdüğüm için sesim oldukça boğuk geldi. Belki de beni anlamadılar bile. Büyük bir iç çekip sırt üstü döndüm.

Uyuyamıyordum ki!

"Ee... Gidiyor muyuz? Kuralları çiğnemek her seferinde hoşuma gitmiştir ama burada sevgililerimin bir deposu yok ve ben çok açım." Siyah kwami konuştuğunda yavaşça gözlerimi araladım ve tavana baktım. Siyah yüzgeçleri karnında birleşmişti. Sevgililerden kastı kesinlikle kokuşmuş peynirleri olmalıydı.

"Sahibinin yanından ayrılmaman gerekiyordu. Bunu Usta Fu öğrenirse ne olur düşündün mü?" Tikki anaç bir tavırla konuşuyordu. Onlara baktıkça Uğur Böceği ile Kara Kedi görüyordum. Cidden bir fark yok gibi görünüyordu.

"Peh, mucize kutusunda yaşamıyorum ki, bana ceza veremez." Rahat bir tavırla söylendi Plagg. Rahatlığında kesinlikle Kara Kedi'yi sezebiliyordum. Bu kadar benzerliğe pes denirdi! Benzerliği düşündükçe zihnimin köşesinde onun maskesiz yüzü beliriyordu. Ahh Adrien...

Yüzüm öyle bir yumuşadı ki sanki suananın içerisindeydim. Yeniden âşık olmuş gibi hissediyordum. Öyleydi de!

"Tikki, benekler." diye mırıldandım ikisi hâlâ tartışmayı sürdürürken. Tikki'nin küpeme çekilmesiyle aralarındaki tartışma da bitti. Yüzümdeki ifadeyle yataktan indim, Plagg birkaç mırıltıyla ardımdan geldi.

Adrien'ın yanına gidecektim. Bir bahanem de vardı tabii ki... Ceketiyle birlikte kişisel eşyaları ve en önemlisi obur kwamisi benimleydi. Bunlar yeterince uygun bahanelerdi. Bahane diyordum çünkü ona onsuz uyuyamadığımı ve bu yüzden yanına geldiğimi söyleyemezdim, utanırdım! Belki de utanmazdım ama bahanelerin ardına saklanmak şu an en iyi yol gibi görünüyordu.

Saçlarım bedenimi rahatlatan bir duşun ardından ıslak kaldığı için gece mavisine dönüşen saçlarıma dolanan iki toka kurdelesini çözdüm. Ceketi bir koluma astığımda gözlerim Plagg'e düştü. Tembel hayvanlar gibi omurgasını bükmüş, havada asılı duruyordu.

"Sahibine gidiyoruz." dedim ceketi işaret ederek. Kısık gözlerini bir kez kırpıp ceketin cebine girdi. Plagg tuhaf bir kwamiydi. Eğlenceliydi ama bir o kadar da can sıkıcıydı. Kısacası savaş sırasında benimle uğraşan Kara Kedi'yi anımsatmıyordu.

"Onu saçların ıslakken daha iyi mi tavlayacağını düşünüyorsun? Emin ol bir şey yapmana bile gerek yok Mari, o azgının teki. Sen evet dediğin an sana kucak açar." Plagg'in sözleri gözlerimi kocaman açmama neden oldu. Bu kwami çok edepsizdi!

"Sus, terbiyesiz! Öyle bir şey olamaz!" Yüzümü buruşturarak kendimi hızlıca açık bıraktığım pencereden attım.

Şu konu artık kapanmalıydı!

Lain: Geri Dönüş (Ⅱ. Kitap) | MiraculousHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin