Korkuyorum

3.1K 207 15
                                    

     Vanessa'nın elini tuttuğunu fark edince ona baktı. Soraya'nın ağladığını görünce diğer eliyle yaşları sildi.

    "İyi misin?"

    "Kafam karışık." dedi fısıldar gibi.

    "Karışık olması çok normal Soraya. Çünkü duyduklarının ne anlama geldiğini bilmiyorsun." dedi Lorena. Tam tekrar ağzını açacakken araya Christian girdi.

    "Bugünlük yetmez mi? Geri kalanı sonra anlat."

   "Dahası mı var?" dedi Soraya şaşkınlıkla.

   Christian ona değil, öfkeli gözlerle Lorena'ya bakıyordu. Ama Lorena onu görmediği için bir belirti göstermedi. Hatta onun devamını sonra anlatma istediğini bile duymamış gibi konuşmaya başladı.

    "Çok daha fazlası. Anneni seni doğurduğu için ihanetle suçladı. Çünkü senin gücünden korktu. Sen her zaman doğan bir bebek değilsin Soraya."

    "Ne farkım var ki?"

    "Sana hepimizin bir elementten güç aldığını söylemiştim." Soraya başını salladı. Bu çok aptalca bir hareketti çünkü Lorena bunu göremezdi. "Sen gücünü dört elementten alıyorsun. Bu da her zaman olan bir durum değil. Hatta çok ender yaşanan bir durum. Senin kurtarıcı olarak geldiğine inanıyorum."

   Soraya iki yanında oturan Vanessa ve Christian'a baktı. Bu hikayeyi ilk kez duyuyor gibilerdi. Hatta Christian yumruğunu sıkıyordu. Onlardan ses çıkmayınca Soraya konuştu.

   "İyi ama ben güçlerimi kullanmayı bile bilmiyorum ki. Nasıl kurtarıcı olabilirim?"

   Lorena'nın bir an gülümsediğini düşündü. "Bu kötü. Ama Christian sana her şeyi öğretecek. Yirmi birinci dolunaya kadar her şeyi öğrenmen lazım."

   "Yirmi birinci dolunay mı? O neden?"

   "Çünkü kehanette bu zamanların yirmi birinci dolunayında onu öldürebilirsin. Ya da o seni."
  
    "Yeter!" Christian bağırıp ayağa kalkınca Soraya irkildi. "Onu korkutuyorsun."

   "Korkmalı. Başına ne geleceğini bilmeli. O bir veliaht. Bir Prenses."

    "Ben şatoya dönebilir miyim?" diyen Soraya'nın titrek, ağlamaklı sesi geldi. Christian onun yanına tekrar oturdu.

    "Hadi gidelim."

    "Christian. Sen kal. Onu Vanessa götürür."

   "Ben yalnız giderim."

   "Emin misin?" Başını salladı Soraya.

   Yerinden usulca kalkıp kapıya gitti. Sanki ruh gibi ağır hareket ederek çıktı dışarı. Christian onun bu haline acıdı. Bir prensese acınır mıydı? Pencereden ağaçtan inişini ve Christian'la geldikleri yolu geri dönmesini izledi. Burada kalmak istemeyecekti.

    "Ona neden yalan söyledin?" diye bağıran Vanessa'yı duyup onlara baktı.

  Vanessa'nın ilk kez öfkelendiğini görmüştü. Haklıydı da. O da en az onun kadar öfkeliydi. Yanına gidip Lorena'nın karşısına geçti.

    "Öfkenizin kokusunu alıyorum."

   "Bunu neden yaptın? Neden ona hikayeyi değiştirip anlattın?"

    Lorena'nın  anlattıkları aslında yalan değildi. Hikaye de birkaç değişiklik yapmıştı sadece. Geçip yorulmuş gibi yatağına oturdu. Belki de gerçekten yorulmuştu.

    "Sizin öfkenizin kokusunu aldım. Onun da korkusunun." Lorena iç çekti. Elini yatağın ayakucu demirine dayadı. "Ona her şeyi anlatsaydım. Doğrusuyla... Belki gitmek isterdi. Belki de bulmak. Önce buradaki perilere ait olduğuna inanmalı."

YERALTI KRALLIĞIWhere stories live. Discover now