Yolun sonu

1.8K 154 2
                                    

    Dünyanın altında yaşamak, bununla birlikte yıllarca her şeyden mahrum bırakılmak bile Christian'ı bu geceki kadar huzursuz etmemişti. Yattığı yerden doğrulup aynadaki yansımasına baktı. Her bir çizgisini tek tek incelerken düşündü. Aynıyım. Ama artık daha mutlu. Peki bugünden sonra...
   
     Ayağa kalkıp odada bir tur attı ve daha fazla dayanamayıp odadan çıktı. Yukarı, Soraya'nın odasına çıkıyordu. Neden gitmek istiyordu? Gerçekten istediği bu muydu? Artık onun ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordu. Kapıyı çalmadan direkt içeri daldı. Yatak boştu. Soraya hemen mi gitmişti? Güneş daha yüzünü yeni gösterirken mi? Ama gidemezdi ki, hala portal açamıyordu.

   Yan taraftaki banyo kapısına yönelip, kahverengi, kestane ağacından yapma kapıyı tıklattı. Ses yoktu. Kimse yoktu. Su sesi duymak için başını dayadı, sonra içeri girdi. Gerçekten gitmişti. Christian kendi kendine nerede hata yaptığını, neyi göremediğini sordu ama bulamadı. Odasından çıkarken tekrar yatağa baktı, onunla dün gece o uyuyana kadar sohbet edişlerini hatırladı.

    "Artık gitmeyi düşünmüyorum."

    Christian ona hayretle bakakalmıştı. "Her şey bitince hayatına geri dönmek istiyordun." demişti.

    "Öyleydi. Ama orada beni tutan bir şey yok. Kimsem kalmamıştı. Ama burada..." Christian'ın dudaklarına bir buse bırakmıştı. "Sen varsın, beni sevenler var. Richard'ı yeneceğim ve burada kalacağım."

    Christian bu sözlerden sonra ona her şeyi anlatmak istemişti. Şimdi söylemesi bir şeyi değiştirmezdi. Böylesi daha iyi diye geçti kafasından ama içindeki acıyı bastıramıyordu. Odadan çıkıp tekrar odasına inerken, odasına giden koridoru hızla koşan Drake'i gördü.

   "Drake." diye arkasından seslenince Drake ona bakıp, bu kez de ona doğru koşmaya başladı.

    "Geldiler. Çok kalabalıklar. Korkuyorum." Christian'ın karnına kafasını gömdü.

   Christian yere diz çöküp ona baktı. "Korkma. Ben buradayım."

    "Ama prenses gidiyor. O giderse ne olacak?"

    Christian bir cevap veremedi. Kalmasını artık istemiyordu ama bu durumda gitmesi de doğru gelmiyordu. Ayağa kalkıp aşağı inen merdivenleri yavaş yavaş indi. Arkasından gelen Drake'in burun çekme sesinden ağladığını anlıyordu.

    Şatonun önüne çıkınca durup Drake'e döndü.

    "Soraya nerede biliyor musun?"

   "Sabah Vahşi Koru'ya giriyordu. Belki Rüya Şelalesi'ne gitmiştir."

     Veda ediyor, diye düşündü Christian. Yıkık şatoya bakıp tekrar köy meydanına doğru yürüdü. Şölenin yapıldığı açık alanda, belki de yüzden fazla iblis duruyordu. Christian yaklaşınca yüzün komik bir rakam olduğunu fark etti.

     Samuel yine aynı mağrur duruşu ve çift madalyon taşıdığı çirkin gövdesini öne çıkararak etraftaki perileri süzdü. Christian'ı görünce simsiyah dişlerini açarak güldü.

    "Bugün yolun sonu Christian. Kral Richard'a itaat zamanı."

     "Prenses burada yokken de ona itaat etmedim, bundan sonra da etmem."

    "Gece ay yükseldiğinde.
21. dolunay karanlığı aydınlattığını da.
O ki en güçlü olandan bile güçlü olacak. Aşağıdaki ya da yukarıdaki her canlı ona itaat edecek." dedi yıllardır bildiği kehanetin dizelerini söyleyerek.

   Christian hiç düşünmeden. "Ancak onunla aynı olan kişi alabilir karanlık geceyi aydınlatan dolunayın altında canını. Hayatta kalan kim olur bilinmese de." diye kehanetin sonunu tamamladı.

YERALTI KRALLIĞIWhere stories live. Discover now