Zor Karar

1.9K 154 2
                                    

   Yeni bilgileri hepsi sindirmeye çalıştı. Soraya onlara baktı ama hala vakit olmadığını hatırladı.

"Vanessa." Vanessa uykudan uyanmış gibi ona baktı. "Madalyonu açabilir misin?"

Vanessa, Diego'nun elinden bıraktığı madalyonu aldı. Kaşlarını çatarak elinde evirip çevirdi. Sonunda Soraya'ya baktı.

"Bilmiyorum Soraya. Bu beni aşabilir." dedi.

"Daha denemedin bile." dedi Diego.

"Diego sakin ol." diye araya girmek zorunda kaldı. "Vanessa bir dene."

"Çözmeye çalışırım ama bence Lenora..."

"Hayır." dedi Soraya sertçe. "Bu konuştuklarımızdan Lenora'nın asla haberi olmayacak."

"Soraya o güvenilir."

"Ben güvenmiyorum." dedi gözlerini Christian'a dikip.

"Tamam. Elimden geleni yaparım. Umarım dediğin gibidir."

"Bundan bir tane daha olması gerek. Sen onunla uğraşırken bizde diğerini Diego..." dedi ama ona bakınca hala madalyona sersem gibi baktığını gördü.

Christian ona, sonra baktığı yere baktı. Bir adım yaklaştı Soraya'ya.

"Ben gelirim." dedi.

Soraya başını salladı. Revirden dışarı birlikte çıktılar. Vahşi Koru'nun yolunu yürürken Christian, Soraya'ya baktı.

"Nereden biliyordun?"

Soraya durup ona baktı. "Anlamadım."

"Onların içinde ruh olduğunu."

Soraya tekrar karşısına bakıp yürümeye devam etti. Christian cevap alamayacağını düşünmeye başlarken Soraya konuştu.

"O söyledi." deyip koruya girdi. "Bana ruhların kürenin içinde olmadığını söyledi. O zaman olabilecekleri tek yer vardı."

"Doğruyu söylediğini nereden biliyorsun?"

"Bilmiyorum. Yine de denemek zorundaydım. Hem..." durup Christian'a baktı. "Belki de tek doğruyu söyleyen O'dur."

"Soraya sana her şeyi bir anda anlatsaydık korkup kaçardın."

Soraya gülüp yoluna devam etti. Christian biraz daha ilerledikten sonra dayanamayıp Soraya'nın kolunu tutup onu kendine çevirdi. Sorgulayan bakışlar atınca Christian elini Soraya'nın yanağında gezdirdi.

"Seni üzmek değildi niyetim. Buraya geldiğin zamanı hatırla Soraya. Gitmek için çırpınıyordun."

Soraya bakışlarını kaçırdı. "Annemi niye orada bıraktın?" dedi.

Christian'ın Soraya'nın yanağını okşayan eli durdu. Onun ne demek istediğini anlamak için birkaç dakika durdu.

"Rüya şelalesinin suyunu mu içtin?" dedi.

"Bana onu nasıl kullanacağımı da söylemedin. Sadece istediğin rüyayı gösteriyor dedin."

Christian cevap vermek istedi ama veremedi. Bunun yerine başka bir soru sordu.

"Kim söyledi?"

"Öğrendim işte. Neden bıraktın onu?" dedi tekrar. Sesi bu kez titriyordu.

"Çünkü ben Kraliçenin emirlerine uymak zorundaydım. O da bana onu bırakıp gitmemi emretti."

"Onu korumakta görevindi ama."

Christian gözünden akan yaşı parmağıyla sildi.

"Önceliğim emriydi. Üzgünüm."

YERALTI KRALLIĞIWhere stories live. Discover now