Gerçek

1.8K 151 7
                                    

    Soraya odasına girip, kendini yatağa bıraktı. İçi hala kıpır kıpırdı. Zıplamak, çığlık atmak, deli gibi dans etmek istiyordu. Yerinden doğrulup, oturur pozisyona geçti. Ellerini yatağa dayayıp karşısında duran aynada kendine baktı. Daha hiçbir şey bitmemişti. Her şey yeni başlıyordu aslında.

   Kalkıp dolabına gidip, giysilerin altına sakladığı deftere uzandı. El yordamıyla arasa da bulduğu tek şey, dolabın pürüzlü iç yüzeyi oldu. Katlanmış pantolon ve tunikleri tek tek çıkarıp, nereye gittiğine bakmadan fırlattı. Dolapta tek bir bez parçası bile kalmamıştı ama defter yoktu.

   Soraya dolap kapaklarını sertçe çarpıp saçlarını karıştırdı. "Nerede bu?" deyip bu kez de yatağın yanına gitti. Yastığı tutup fırlattı. Örtüyü kaldırırken az önce dolapta fırlattığı birkaç kıyafette yeri boyladı. Defter hala yoktu. Dolaba koyduğundan emindi ama yoktu işte. Biraz düşününce aklına tek isim geldi. "Drake!"

    Şatodan çıkıp, dar patika yolda yürümeye başladı. Önünden geçtiği her peri başını eğerek reverans yapıyordu. Soraya ona duydukları saygının sabahki olaydan sonra arttığını düşünüyordu. Biraz daha ilerlerken durup etrafa bakındı. Drake'i nerede bulacağını bilmiyordu ki. Yanından yine başını eğerek geçen başka bir noksanı durdurdu. Noksan olduğunu biliyordu çünkü onunda üzerinde gri bir pelerin vardı.

    "Drake nerede biliyor musun?"

   Noksan durup ona boş boş baktı. "Kimi sorduğunuzu anlamadım."

    "Affedersin." dedi tamamen karşında durup. Adamın yüzü kızarmıştı. "Drake çocuklardan biri. Şu boylarda..." elini bacağının yarısına indirip gösterdi. "Saman sarısı saçları var."

   "Tanıyamadım ama çocukların hepsi şu an derste. Dersin yapıldığı orman..."

   "Tamam onu biliyorum."

  Noksan adam tekrar reverans yapıp arka arka giderek ondan uzaklaştı. Soraya da Canlı Orman'a giden yolu takip etti. Ormanın derinliğindeki bilge ağaçların karşısında yerde oturuyorlardı. Çocukların başında bir öğretmen peri yoktu. Yüzü konuşurken bile asık görünen bilge ağaçlardan birinin sesini duydu.

    "Tom." dedi. Çocuklardan biri ayağa kalktı. "Bana dönüşümden önce içtiğiniz iksirdeki en önemli malzemeyi söyle."

    Bütün çocukların suratının buruştuğunu gördü. Tom da tiksinti dolu bir sesle...

     "Kaplumbağa dili."

   Soraya da suratını buruşturup güldü. Ağaç yeniden ağzını açarken Drake arkasını bir an dönüp Soraya'yı görünce bağırıp ayağa kalktı.

    "Dersteyiz." dedi ağaç sert bir sesle.

   "Özür dilerim." dedi Soraya ellerini teslim olur gibi kaldırıp. "Acaba Drake'i biraz alabilir miyim?"

    Ağaç dalının birini oynattı. Kaş gibi görünen oyuk havaya kalktı.

    "Drake hemen dön." dedi.

   Drake sevinerek ayağa kalkıp Soraya'ya koştu. Soraya Drake'in omuzundan tutup gözden kaybolana kadar bekleyip başka bir ağacın dibinde durdular.

    "Drake defterim nerede?" dedi doğrudan.

   Drake gözlerini kıstı. "Defterin mi?"

    "Evet." dedi Soraya ama sonra düzeltti. "Lenora'nın defteri."

    Drake hatırlamış gibi yaptı önce ama sonra alt dudağını büküp omuz silkti.

    "Ben almadım ki."

YERALTI KRALLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin