Son kez

1.7K 136 6
                                    

     Gökyüzündeki ayın belirginleşmesini izledi Soraya. O kitabın gerçek çıkacağını düşünmemişti. Lenora nasıl bir oyun oynuyorsa, Gerçeklik Ağacı'nı bile kandırmıştı. Odanın kapısı açılınca bile arkasını dönmedi. Eller kollarına değince gözyaşları tane tane aktı yanaklarına.

      "Soraya git."

      "Söz verdim. Annem üzerine yemin ettim."

      Christian onu kendine çevirdi. "Gidersen sadece kaçtığını söylerler. Ama yaşarsın."

    Soraya kırık bir gülüş attı. "Buraya bunun için getirmedin mi?"

     "Soraya lütfen." Christian ona yalvaran gözlerle baktı.
  
      "Keşke bana inansaydın."

     Yanından geçip odadan çıktı. Dünkü gibi dar aşınmış orman yolunu takip etti. Lenora'nın kulübesine gelince durup ağaca elini sürdü. Merdivenler tek tek yerini alırken Soraya basamakları çıkmaya başladı. Kapının önüne gelince çalmadan içeri girdi. Lenora yatağına uzanmış bir frenk üzümünü ağzına atıyordu.

     "Çok keyiflisin... Büyükanne."

    Lenora gülümseyip tabağı ona uzattı. Soraya uzanıp bir salkımı alıp yan taraftaki sandalyeye oturdu. Lenora da doğrulup oturdu.
   
      "Benimle vedalaşmaya mı geldin?"

     "Hayır." deyip üzümü ağzına attı. "Sadece ağacın nasıl kandırdığını merak ettim."

     Lenora güldü. "Kandırmadım. Doğruyu söyledim."

    "İksir gerekli dedin." Başını salladı. "O zaman nasıl doğru oluyor?"

    "Benim için gerekli çünkü. Bu yalan değil. Ayrıca ben Richard'a çalışmıyorum. O bana çalışıyor."

    "Bunlar ağacın doğru söylediğini söylemesi için yeterli mi?"

    "O ağaç yalnızca sese göre yorumlar. Söylediğinin doğru olduğuna eminsen anlar."

    Soraya bir üzüm daha attı ağzına. "O kadar da yararlı bir ağaç değilmiş."

    Lenora güldü. "Seni özleyeceğim. İtiraf edeyim, seni kendime çok benzettim."

    Soraya ona dik bir bakış attı. Üzüm kalan salkımı elinde ovuşturup yok ettikten sonra ayağa kalktı.

     "Ben asla sana benzeyemem. Ben hiçbir zaman bu kadar hırslı olmadım." Raflara yaklaşıp otların olduğu şişelere baktı. "Rüyamda doğduğum günü gördüm." dedi bir şişenin kapağını açıp koklarken. "Senin gözlerinde gördüğüm şeyi korku sanmıştım." Şişeyi yerine koyup ona baktı. "Heyecanmış."

   "Doğru. Richard doğduğunda gözleri parlak bir yeşile sahipti. Kitapta, büyüye sahip bebeğin böyle doğacağı yazıyordu."

   Başını salladı Soraya. Arkasını dönüp vitrine yaslandı.

    "Dört periyi öldürdün değil mi büyü için?" Lenora başını salladı. "Kanlarıyla mı yaptın büyüyü?"

    "Evet. Her birinden canlıyken alınan bir damla kan ve parça."

   "Parça mı?"

   "Et, parmak, kulak." Soraya'nın midesi bulandı ama güçlü durdu. "Sonra gereken otlarla ve diğer malzemelerle karıştırdım."

    "Kralla evliliğin peki. Onu nasıl ayarladın."

    Üzüm tabağını kenara koyup yataktan kalktı. Yüzünü pencereye döndü.

YERALTI KRALLIĞIWhere stories live. Discover now