19

278 53 247
                                    

-Özgür-

Rüzgar yüzüme acımasızca çarparken yüzlerce öğrencinin arasında yürümeye çalışmak soğuğu unutmamı sağlıyordu. Üzerimdeki kalın kabana iyice sarılıp ellerimi ceplerime soktuktan sonra Eflin'in beni takip ettiğinden emin olmak için bir saniyeliğine arkamı döndüm ve bana yetişebilmesi için biraz daha yavaşladım.

Bugün sınıftaki gereksiz çıkışımın tamamen saçma olduğunun ben de farkındaydım ve bana bu konu yüzünden trip atmasına karşı çıkmayacaktım. Bazen benden nefret ettiğini tamamıyla hissetsem de içinde hep bir beni koruma hevesi olduğunun farkındaydım.

O hep abisini korurdu zaten.

--

"Abi bir şey soracağım." Küçük ellerini birleştirip bir bilim insanı edasıyla çenesinin altına yerleştirdiğinde tamamıyla önündeki taşlara odaklanmıştı.

"Sor." dedim oyuna başladığımızdan beri hiç konuşmadığı için ne diyeceğini merak ederek.

"Fil buradaki herkesten daha güçlü değil mi? Tek adımıyla hepsini ezer."

Sorusunun saçmalığını beş yaşında olmasına verip hayvanlar hakkındaki bilgisiyle gururlanarak yerimde dikleştim ve güldüm. "Evet ama bu bir zeka oyunu. Güç değil."

"O yüzden mi şah sadece tek karede ilerleyebiliyor?" Birkaç gün önce babama laf sokarken kurduğum cümlenin aynısını söylerken sırıttı. Cümlenin altında siyasi bir mâna yattığını bilip bilmediğini anlayamamıştım ama kesinlikle babamı sinir etmeye çalışıyordu.

"Ama tüm oyunun kaderi şahın elinde." dedi hemen, beş yaşındaki çocuğa devlet savunması yaptığına inanamıyordum.

"Şah ölürse oyun biter ama şah öldürürse devam eder. Ne saçmalık bu böyle?"

Farkında olmadan babamın tüm siyasi savunma içgüdüsünü ortaya çıkaran Eflin'i ayakta alkışlayıp propagandacı bir gösteriye başlamamak için çok zor duruyordum.

"Kafanı böyle şeylere yorma kızım." dedi ve elindeki gazeteyi indirdi. "Abine de çok takılma. Solcunun teki çıktı başımıza."

"Solcu ne demek baba?"

Hah. Harika.

"Önemli bir şey değil kardeşim, biz gidelim hadi." Belime bile zar zor ulaşabildiği için ellerimi Eflin'in omuzlarına yerleştirip babama doğru son bir ters bakış attıktan sonra odamıza yönelecektim ki, önümdeki kısa boylu küçük kız beni durdurdu ve babama döndü.

"Abim sola gidiyorsa sağdaki yol yanlıştır baba. Siz de bir yol yüzünden kavga etmeyin artık."

--

Sağ ve solu yönden ibaret sandığı zamanlar aklıma geldiğinde, yüzümde bir gülümseme belirdi ve o farkında olmadan yüzüne gururla bakmaya başladım.

"Babamlar gelmiş." dedi tam o an.

Bir cümlenin beni bu kadar korkutacağını ve tüm vücudumu saran bir gerilime iteceğini hiç düşünmezdim, ne yazık ki önüme dönüp de söylediğinin gerçek olduğunu gördüğümde bu durum daha da kötüleşmişti.

Okul kapısının önünde meraklı öğrencilerin bakışlarına maruz kalan takım elbiseli, güneş gözlüklü -evet şu an akşam-, cüsseli iki adam ve onları takip eden iki büyük siyah araba duruyordu.

Arabanın filmleri ve ikisinin yüzündeki ifade bana önceki hafta eve giderken karşılaştığım adamları hatırlatınca duraksadım ve elimi Eflin'in omzuna yerleştirip onu kendime iyice yakınlaştırdım.

philophobiaWhere stories live. Discover now