30

224 49 81
                                    

-Özgür-

"Eflin, son kez söylüyorum. Wattpad premium alman için hesabına para göndermeyeceğim."

"Ama abi reklaml-"

Telefonu suratına kapatıp da lobiye doğru yürümeye başladığımda yüzümde en ufak bir duygu değişimi olmamıştı. Eflin'in saçma sapan isteklerine alışmış olmalıydım.

"Pardon," dedim içimden bu saatte burada duran birini bulduğuma şükrederken. "Bakar mısınız?"

Lobideki görevli hemen bana döndü ve görüp görebileceğim en isteksiz karşılamayla burun kıvırdı. Ucuz otellerdeki muameleye asla alışamayacaktım.

"İnternetten sipariş versem direkt oda numaramı mı vermem gerekiyor yoksa lobiye bırakmalarını mı söyleyeyim?"

Bir süre garip bir ifadeyle yüzümü inceledikten sonra yanındaki arkadaşına döndü. Bu saniyeler içinde daha önce hiç böyle bir istekle karşılaşmadığını anlamıştım.

"Ben yardımcı olayım?" Aniden görevini yanındaki daha güler yüzlü olan kadına bırakınca sabır dileyerek sorumu tekrarladım. O da bir süre boş boş yüzüme baksa da sonunda bir cevap verdi.

"Yoğun kar yağışından dolayı internetten sipariş verilmesi pek mümkün olmuyor ancak verebilirseniz lobiye bırakılmasını söylersiniz."

Hah, doğru ya.

Buradaki hava şartlarını unutmuşum.

"Çok teşekkürler." dedim hızlıca. Başımı çevirip kapıdan dışarıya baktığımda ise kar yağışı olmamasına rağmen bir kuryeyi bu zor yoldan geçmek zorunda bırakma fikri bana hoş gelmemişti.

Tamam. Yarına kalabilir.

Derin bir nefes alıp odama dönmek üzere adımlamaya başladığımda, Güzin'in olduğuna emin olduğum hırkayı omzuna dolamış bir kadın hızlıca yanımdan geçip merdivenlere yöneldi.

Otelin giriş katının en ortasında, Güzin'in merdivenleri hızlı hızlı çıkmasını izliyordum.

Sonra bu izleme eylemi öylece kalmadı. Onun tersine yavaş adımlarla merdivenleri çıkışını takip ettim. Yaklaşık dört kat çıktı, her katta ortam biraz daha sessizleştiği için soluklarını duyabilir hâle geldiğimde ise terasın olduğunu düşündüğüm kapıyı sertçe aralayıp ortadan kayboldu.

Neden onu buraya kadar takip ettiğimi ve yaklaşık on saniye boş boş ardından teras kapısını izlediğimi bilmiyordum. Kırmızı halılarla bezenmiş koridorda birkaç sessiz adım attıktan sonra kapının önüne geldiğimde binlerce düşünce beynimi ele geçirdi.

Yanına gidersem, ona Kadir konusunu açmam gerekiyordu.

Eğer bu konuyu açarsam her şey mahvolurdu.

O kapının önünde birkaç dakikam harcandı. Arada bir uykusuzluktan gözlerim kapanıyordu ancak sonra tekrar ellerimi ceplerime sokup sırtımı kapıya yaslıyordum. Beynim gitmemi istiyordu, kalbim ise karşı çıkıyordu.

Ben her zaman mantıkçı biri olmuşumdur.

Sessizce elimi kapı koluna uzattım ve büyük aparatı ittirerek kapıyı sonuna kadar açtım. Gerçekten kapı kocaman bir terasa açılıyordu ve rüzgârın sesi öylesine fazlaydı ki, kapıyı kırsaydım bile duymayacağından emindim.

Odamdan çıkmadan önce bir ceket giydiğime şükrederek buz gibi soğukta onun kendini yasladığı balkon mermerine kadar ilerledim. Yanına ulaştığımda korkuyla bana döndü ve yabancı biri olmadığına sakinleşmesi gerekirken daha da telaşa kapıldığını gördüm.

philophobiaWhere stories live. Discover now