20

253 55 79
                                    

5 Ocak 2020

-Beyza-

"Rahat! İyi dersler!"

"Sağ ol!"

Herkes Kadir hocaya coşkuyla karşılık verirken ben nefesimi düzene sokmakta bile zorlanıyordum. Okul bahçesi boyunca 'orta tempo' koşmamızı istemişti ancak o öndeki iki orospu çocuğu her zamanki gibi içimizi dışımıza çıkartmıştı.

"Dik dur! Sırayı bozma!" İlk dersin beden olmasından nefret ediyordum.

Boylarımıza göre sıralandığımız için sıranın sonlarından hocayı görmekte zorlanıyordum. Sadece yanında duran, beden eğitimi kurulu başkanı Umut'u görebiliyordum.

O kadar yakışıklıydı ki.

Yapılı vücudu, saygılı duruşu, rüzgârda dağılan saçları, tüm sırada gezinen bakışları ve arkadaşlarıyla göz göze geldiği an beliren tebessümü.. Harikaydı.

"Sağ baştan saymaya başla!" diye bağırdı Kadir yine o gereksiz coşkusuyla.

Bugün Güzin hoca gecikmişti sanırım. Yoksa şimdiye kadar yanında bitmesi gerekiyordu.

Herkesin sırasına göre sayıyı bağırması ve erkeklerin 31'de duraksayıp gülmeye başlamasının ardından çıkarabileceğim en yüksek sesle görevimden kurtuldum.

Kadir hoca Umut'un yönlendirmeleriyle sınıf defterini doldururken yanımdakilerin hareketlenmesi istemesem de bakışlarımı ondan ayırıp konuşanlara çevirmemi sağladı.

"Özgür hoca!" Herkes birbirinin kolunu cimcikliyor, bahçenin arka tarafına park ettiği arabasından inip telefonuyla uğraşmaya başlayan Özgür hocayı işaret ediyordu.

Üzerinde yine uzun ve kalın olan kabanlardan, düğmelerin aralığından görebildiğim kadarıyla da bol bir kumaş pantolon ve yarısını pantolonun altına sıkıştırdığı bir süveter vardı.

Vücudu ne abartılı derecede kaslıydı, ne de zayıf. Aynı zamanda da iki kişiyi birden devirebilecek güce sahipti.

Onu bana iyi davrandığı için gözümde büyüttüğüm korkusuna kapıldım ancak sıra boyunca ilerleyen fısıldaşmalar haksız olduğumu kanıtladı.

"Şerefsiz hırsız, kalbimi çaldı." dedi Feyza. Sesi o kadar yüksek çıkmıştı ki ben bile hoca bizi duyacak diye gerildim.

Sıradaki hareketlenmeyi ve dikkat dağılışını fark eden Kadir hoca bağırdığında, Özgür hocanın da irkilip bakışlarını telefonundan ayırdığını görmüştüm.

"Başka şeylerle ilgilenme!" dedi ancak onun da Özgür'ü izlediğini netçe görebiliyorduk.

Ve bu bakışlar.. Tuhaftı.

Önümüze dönmemizi sağlasa da bu defa onun dikkati Özgür hoca ile dağıldığından saniyeler içinde sınıf tekrar arka tarafa döndü.

Telefonda kiminle mesajlaştığını bilmiyordum ancak sürekli gülmemek için yanaklarını şişiriyordu.

Onu gülerken, neşeliyken, normal davranırken görmeye o kadar alışkın değildik ki tadını çıkarmaya baktım.

Saniyeler içinde okul kapısının önünde beliren Güzin hocayı ilk fark eden ben olmuştum. Bekçiye gülümseyerek selam verip beresini alnını tamamen kapatacak kadar çekti. Uzaktan gördüğüm kadarıyla bugün o ikonik eyelineri, topuklu ayakkabıları veya Versace defilesindeymişiz gibi hissettiren kıyafetlerinden hiçbiri yoktu.

Ancak saçlarını açmıştı. Onu bu şekilde bir ya da iki kez gördüğüm için başta bu görüntüyü garipsedim ama uzun sarı saçları rüzgârda uçuştukça kalbime de birer darbe attılar sanki.

philophobiaWhere stories live. Discover now