39

231 52 357
                                    

-Beyza-

Son üç saattir neler oluyordu amına koyayım?

Özgür hocanın dersi boş geçiyor, bir anda Güzin hoca geliyor, Beren ile Eflin kavga ediyor, Eflin'in milf annesi Beren'i yerin dibine sokuyor, Beren herkesi kendi tarafına çekmeye çalışıyor, sınıf gruplara ayrılıyor.

Okulun bitmesine son on dakika kaldı ama hâlâ kendime gelebilmiş değilim.

"Umut?!" diye bağırdı Ebru hoca yerimden sıçramamı sağlayacak cinsten, arka sıralara doğru ilerliyordu. "Do you know english?! I said you befoure, shut the fuck up!"

Sonra her derste ingilizce konuşma takıntısını bir kenara bırakıp Umut'u omzundan kavradı, "Kalk çabuk buradan! Dersimi böyle işgal edemezsin!"

"Geç şu kızın yanına!"

Benim olduğum tarafı mı gösteriyordu?

Hassiktir cidden.

Umut arkadaşıyla her neyin sohbetini döndürüyorsa gülmemek için yanaklarının içini ısırarak kitabını aldı ve yavaş adımlarla yanıma ilerlemeye başladı. Normalde derste konuşan bir tip değildi, çoğu hocanın varlığından bile haberi olmazdı ama bu ders Ebru hocanın onu üçüncü uyarışı oluyordu.

"Ben sizinle mi uğraşacağım ya?" Ebru hoca söylenmeye devam ediyordu. İşimize gelirdi, ders kaynıyordu.

"Sabahtan beri boğazım patladı şurada, yedi saattir ders anlatıyorum." Biz başlayalı on dakika falan oluyor zaten canım.

Ebru öfkesini kusmaya devam ederken, Umut kitabını masaya yerleştirip yanıma oturmuştu. "Selam."

Gamzelerini ortaya çıkaran gülümsemesine heyecanlı bir sırıtışla karşılık verdim ve hocanın bu tarafa baktığını görür görmez sessiz olması için işaret parmağımı dudaklarıma bastırdım. Güldükten sonra önüne döndü.

"Okay.." diye sakinleşti bir ânda, kadın türkçeye geçince kezbanlaşıyordu. "I am okay now, we are go on to lesson."

Akıllı tahtaya dönüp tek kelimesini anlamadığımız listening aktivitesini tekrar başlattığında ise Umut tamamen bana dönerek elini masaya yasladı. "Ee, nasıl gidiyor?"

"Normal." En yakın arkadaşım sabah dayak yedi, geçen gün de babasının belediye başkanı olduğunu öğrenip villasında abisinin kamera görüntülerini izledim falan işte.

"Sabah Eflin fena dayak yedi." Bunu dalga geçerek söylediğinden emin değildim. Acıyor gibi bir ifadesi de vardı.

Sadece bir saniyeliğine arka sıramda oturan suratsız Beren'in tarafına baktım ve bunu bekliyormuş gibi hemen çıkıştı, "Ne bakıyorsun?"

"Sakin ol Johny." diyerek elini birkaç defa ona doğru salladı Umut, yan sıramızda oturan Faruk bunu duyunca gülmeye başlamıştı.

Johny kimdi?

Sonra tekrar önüne döndü ve fısıldamak üzere kulağıma eğildi, "Hayatımda bu kız kadar gereksiz agresif birini daha görmedim."

Herhangi bir konuda benim tarafımda olması o kadar hoşuma gidiyordu ki buna kahkaha atmak yerine sadece gururla gülümsemeyi tercih ettim.

"Sizin ev nerede tam olarak?" Daha önce hiç bu kadar fazla sohbet etmemiştik.

"Çarşıdaki meydanın oralarda, arabayla on dakika."

"Gerçekten mi?" Kaşları havalandı. "Ben de orada oturuyorum."

Siktir. Okula beraber gitmeyi teklif edecek.

philophobiaWhere stories live. Discover now