55

167 38 49
                                    

1 Mart 2020

-Eflin-

"Bu adamın edebiyat öğretmenliğini tercihlere yazdığı gecenin şafağını sikeyim."

Sınav sonuçları açıklandı.

Mental olarak yaralı bir sınıfız çünkü sıfır almayan sadece altı kişi var.

Bunların içine Beyza da dahil.

Sıramda oturuyorum, tostumu yiyorum ve etrafı inceleyerek herhangi birinin Beyza'ya laf atmasını bekliyorum.

"Eflin Çağdaş!" Gruplara ayrılarak Özgür hoca hakkında konuşan sınıfa bir nöbetçi öğrenci gürültüyü bastırarak girdi ve disiplinden çağırmamalarını diledim.

"Rehberlikten çağırıyorlar." Güzin'im çağırmış demek.

Günümü kurtarmaya geldi.

Tostu elime aldım ve kısaca Beyza'ya veda ettikten sonra koşarak kendimi bu boğucu ortamdan attım. Ders matematikti, epey zaman harcamam lazımdı.

"Burası." diyerek karşımızdaki kapıyı gösterince ona allah allah, ciddi misin oğlum? türünden bir bakış attım ve kapı kolundan tuttuğum gibi kendime çektim.

Her zaman yaptığı gibi çiçeklerini sulamakla uğraşıyordu ancak kapının açıldığını duyunca hemen başını kaldırdı ve beni görür görmez gülümsedi. "Hoş geldin canım."

"Hoş buldum canım." Yanından geçerken masadaki ikramlardan birini ağzıma sıkıştırdım ve uzun süredir gelmediğim için odadaki değişikliklere göz atmaya başladım. Pek bir şey yoktu.

Masanın karşısındaki iki sandalyeden birine oturduktan sonra arkama yaslanmış ve bacaklarımı sallamaya başlamıştım. Ağzımdaki kurabiye her neyliyse çok lezzetliydi.

"Geldim!" Çiçekleri suladığı şişeyi bir kenara bıraktı ve koltuğuna geçtikten sonra kocaman gülümsemesiyle masaya doğru eğildi. "Nasıl gidiyor bakalım?"

"Ne sen sor ne ben söyleyeyim Güzin." Kederli bakışlarımı fark edince yüzündeki gülümseme soldu ve sorunun ne olduğunu tahmin etmek için beni incelemeye başladı.

"Aslında daha ilk başından sana anlatacaktım ama bir türlü cesaretimi toplayamadım. Şimdi kesinlikle içimi dökmem lazım."

"Her ne olursa olsun aramızda kalacağından emin olabilirsin, dinliyorum."

--

Midem bulanıyordu.

Stresten sürekli ikramlık kurabiyelerden yemiştim ve artık midemi tamamen doldurmuşlardı. Şimdi ise sürekli su içiyordum.

Olayın tamamını tüm detaylarıyla anlattığımdan emin olduktan sonra başımı kaldırdım ve yüzüne baktım. Kesinlikle şok içindeydi.

Ancak bir terapistin yapması gerektiği gibi bunu belli etmedi ve ellerini birbirine kenetledikten sonra kaşları havalandı. "Bunun bir şaka olmadığından emin misin?"

Göz devirerek yerimde doğruldum. "Sen bile bana inanmıyorsan boku yedim demektir."

"İnanmamak değil!" Hemen telaşlandı. "Sadece, olayı kesinleştirmeye çalışıyorum. Bunun tehlikeli bir durum olduğunun farkındayım."

"Şaka olmadığından eminim."

Derin bir nefes aldı. Arkasına yaslandığını koltuğun çıkardığı sesten anlayabilmiştim. Defterine küçük çizgiler atarak düşünmeye çalışıyordu, kafası karışıktı ve hâlâ tam olarak inanmadığından emindim.

philophobiaWhere stories live. Discover now