13

7.4K 291 56
                                    

-hayalkırıklığı-
Bölüm:13

Keyifle okumalar 🌿
______________________

Kalbim delice atarken iki kolumdan tutulduğumu hissettim.

Nereye gidiyorduk ki?

Sertçe yutkunup "nereye götürün? Nereye götürecekler? Demir sana diyorum!" Desemde fayda etmemişti.

Adamlar beni hızla sürüklerken ellerinden kurtulmaya çalışsamda boşuna olduģunu anladım.
Benden kat kat güçlülerdi.

"Demir!" Diye haykırsamda onun Alperen'le konuşmaya devam ettiğini gördüm.

Ümidim tükendiği anda gözlerim gözlerini bulunca son bir kez çaresizce dolu gözlerimle gülümsedim.

Birden etrafın kararmasıyla neye uğradığımı şaşırmıştım.
Kalbim duracak kadar hızlanmaya başlamıştı, ayaklarım tirtir titrerken daha fazla beni taşıyamayacaktı.

Bir an, bir an öyle bir bakmıştı ki sanki istemese de zorundaymış gibi.

Lalinya sana zarar veren ahmak adamın teki o.

Etraftan hâlâ sesler gelmeye devam edince kafama bir şey geçirdiklerini anlamıştım.

Patates çuvalı olması dışında no problemdi.

Etrafa yayılan ağır koku yüzünden gözlerimin ağırlaştığını hissettim.
Bilincimi açık tutmaya çalıssam da yavaşca şurum kapanıyor gibiydi.

Ne zaman açıktı ki?

Gözlerim karanlığın içinde küçücük bir yerden sızan umut ışığına doğru kapanıyordu.

Orda her şey daha mı güzeldi?

Bir rüyada mıydık. Belki de uyanıyordum, kim bilir.

"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz!? Eceline mi susadın? Ölümün benden olsun mu istiyorsun?"

"Ama efendim..."

"Bırak konuşma! Emirlerim ne zamandır hiçe sayılıyor!?"

Bağırışma sesleri kafamın etrafında çoğalıyordu.
Gözlerimi açmak istesemde pek mümkün olmuyordu, başımda ağrı zonkluyordu.

"Git! Gözüm görmesin." Dedi bir ses.

Sesleri seçemiyordum, bilincim açık mı belli değildi.

Araba kapısının kapanma ve tanıdık motorun çalışma sesi kulaklarıma doldu.

Yerimde biraz kıpırdanınca rahat ama tanıdık koltuklar olduğunu hissettim, bir arabadaydım.

Of bu zekayla beni burda harcıyorlar.

Lütfen İç ses, işine dön.

Yavaşça gözlerimi araladım, pencereden giren ışık gözlerimi yakmıştı.

"Hay böyle güneşinde ben..."

"Lali!"

Gözlerim fal taşı gibi büyürken, hızla yerimde doğruldum fakat dünya şöyle bir ayaklarımın altından kayıp gitmesiyle gözlerimi yumup başımı tuttum.

"Şuan bu baş dönmesi de senin yüzünden!" Dedim benden izinsiz çıkan, aklımda dolaşan bin bir cümleden biri, nefret dolu sesimle.

Gözlerimi yavaşça aralayınca arabanın durmuş olduğunu fark ettim.

Gözlerine düşen saçlarının gözlerini açıkta bıraktığı kısımdan endişeyle bakıyordu
ya da kendimi kandırmıştım.

"Sen hayatıma gireli bir gün oldu ya bir ama başımdan bela eksik olmuyor. Sabah ya sabah tanıştım seninle. Şaka gibi aklım almıyor. Şimdi ise saat gecenin bilmem kaçı ve Allah bilir nereye gidiyoruz." Diye sıraladım kelimeleri.

"Kes sesini!" Diyip freni çekti ve aniden gaza bastı.

Çok cabuk kendimi ele veriyordum bazen.
Çok cabuk kanıyordum birde.

Cenemi sıkarak arkama yaslandım.

Yaz mevsimi, havaların hemen kararmamasına rağmen etraf kapkaranlıktı.
Arabadan saate baktığımda gece üç olduğunu fark ettim.

Uyku ve yorgunluk üstüme çökerken, bir günde neler yaşadığımı düşündüm.

Yarı uyanık yarı uyur yaklaşık kırk beş dakikalık yolculuk sonunda bizim mahalleye gelmiştik.

Uykum yok olup gitmişti.
Gözlerimin ışıltılar saçtığına emindim.
Kim derdi ki gördüğüme bu kadar sevineceğim.

"Bu mutluluğunu evine ve mahallene bağlı olduğunu bilseydik önceden getirirdik seni." Dedi Demir ukalaca.

Göz devirdim ama alttan gülüyordum.

"Mahallesine aşık bir kızsın sen."

Tekrar göz devirmekle yetindim.

Araba evin önünde durunca ışıkların hâlâ açık olduğunu gördüm.
Bana ulaşmaya çalışıyor olmalıydılar.

Evin önü arabalarla doluydu ama hiç tanıdık değildi.

"Şimdi" diyip arabanın ekranını açtı.

Çok ama çok tanıdık bir yerdi orası...
...orası benim odamdı.

Korku bedenimi sarmaya başlarken, konuşmaya devam etti.

"Bu arabalar da benim adamlarım, sana yapman gereken her şeyi anlatacağım zaten. Olası bir şey yaparsan her şeyi duyup görebildiğimi unutma. Polis yok, en önemli kural. Şimdi eve gidip ailene biraz kafa dinlemeye ihtiyacın olduğunu söyleyip yarına kadar odana çekileceksin. Burdan seni görebildiğimi unutmanı da istemem. Ailenin, arkadaşlarının hayatı artık sana bağlı. Bence çok özel bir güç." Diyip yamuk yamuk güldü.

İnanamaz gözlerle ona baķıyordum.

Hani masumlara bir şey yapmıyordu? Benim suçum neydi?

"Bir insan bu kadar da iğrenç, tiksinti olamaz." Diye fısıldadım.

Gözlerine bakmak istemiyordum ama bakmıştım.

Hayalkırıklığı.

Bugün senden biraz daha uzaklaşmak istedim.

Hızla inip arkama bakmadan eve, yuvama doğru yürüdüm.

________________

Lağnet olsun, lağnet olsun skwisisjsi

Arkadaşlar sizde zaman algısı farklı olabilir ama mantıken bakınca orda daha bir güne denk geliyor sisjojziehzu

Umarım beğenirsiniz, bölümleri zar zor yazıyorum.

Her okuyan bir vote atsa ve fikrinizi de söyleseniz güzel olmaz mıydı?

Ohh miss.

Bolca ıslak öpücük, ohh mis.

Lali || Yarı Texting ||Where stories live. Discover now