19

4.5K 214 46
                                    

-hiçbir şey gördüklerimden daha çok acıtamazdı-
Bölüm:19

Keyifli okumalar 🌿
_____________________

00.00

Yanıp sönen ışık durdu. Ardından tiz bir kulakları sağır edecek şiddette ses, herkesin çığlıkları içinde alevlerle heryerin bir tarafa uçuşu.

"Demir!"

"Arabayı kontrol etmiştik, ne ara koydular onu? Anlayamıyorum. Lağnet olsun!" Derince nefes verdi.

"Kendime kızıyorum hata bende." Diyerek tekrardan odada volta atmaya başladı Alperen.

"Kendini suçlamayı bırak artık abi. Yeter artık, bir şey yapmadın sen. Kendime kahve yapacağım, başımı ağırttın." Diyerek odadan çıktı Evin.

Acar ayağa kalkıp "Evin haklı abi, kendine gel artık, sakin ol." Dedi ve üst kata çıktı.

Alperen huzurca nefes verip koltuğa oturdu, elleriyle başını sıkıyordu.

Herkes üzgün ve telaşlıydı. Bir yandanda Demir'in uyanmasını bekliyorduk, bir an önce onu görmek istiyordum.

Önümde ki halının desenleri bitince izlemeyi bırakıp öbür halıya baktım.

"Sen olmasan Lalinya, olacakları düşünmek bile istemiyorum." Dedi birden Alperen.

Başımı daldığım yerden kaldırıp şaşkınca ona baktım.
Yorgun gözleri yorgun gözlerimi bulunca tebessüm ettim.

Telefon zil sesi kulaklarımıza ilişince Alperen hızla telefonunu açtı ve odadan çıktı.

Koskoca salonda yalnız başıma oturuyordum şimdide.
Hayat bir saniye sonra olacakları bilemeyeceğimiz kadar hızlıydı.

Elinde iki bardak kahve ile Evin geldi. Birini bana uzatıp koltuğa oturdu.

Kahve çok güzel kokuyordu, derince içime çektim.

Bir yudum aldığı kahvesini bırakıp "çok teşekkürler Lalinya." Dedi.

"Eğer tam o sırada ona yetişmeseydin şuan burda bile olamayabilirdik. Hakkını ödeyemeyiz gerçekten, aklım zaten almıyor. Sende ilaçlarını almayı unutma sakın." Dedi.

Belli etmemeye çalışarak rahatsızca kıpırdandım.
Bu sohbette artık sıkmıştı ama.

"Ben bi' Demir'e bakayım." Diyip ayağa kalktım.

Evin başıyla onaylayıp kahvesini eline aldı.

Merdivenleri çıkar çıkmaz hemen yanında kapısı yarı açık Demir'in odasına baktım.

Yorgun ve bitkince koluna bağlı serumlarla yatıyordu.

Koskocaman bedeni küçücük olmuştu, solmuş gibiydi.

Kapıyı yavaşca açıp odaya adımladım, hemen ardımdan kapıyı sessizce kapadım.

Demir'in kalp atış sesleri makinadan kulaklarıma doldu. Hastanelerde olan şu nabzı gösteren cihazın burada ne işi vardı ki?

İçimde bir yerde yüreğim burkulurken sessizce koltuğa oturdum.

En azından yaşıyor olduğunu bilmek mutluluk vericiydi nedensizce.

Her tarafı paramparçaydı, kesilmişti yara bere doluydu.
Sonuçta bir patlamadan çıkmıştı.

Kerem'in böyle bir şey yapmış olması aklımdan çıkmıyordu zaten. Bu kadar vicdansız olamazlardı. Bir an önce hayatlarından çıkıp kendi hayatıma dönmek istiyordum.

Lali || Yarı Texting ||Where stories live. Discover now