42

701 27 8
                                    

-göz yaşlarından öperdim-
Bölüm42:

Keyifle okumalar 🌿
_____________________

Önünde bize gönderilen zarf kağıtları, odanın içi mürekkep kokuyordu. Ağzında sigarası ile yeni bir şeyler yazıyordu babam zarfa.

Lalinya'dan

Demir öylece kapının önünde durmuş dikiliyordu, ne içeri geçiyor ne de burdan gidiyordu. Önümde durması yüzünden içeridekini bende göremiyordum ama böyle kalakalması iyiye işaret değildi.

"Demir?" Dedim bana bakmasını umarak. Ama ne cevap vermişti ne bi tepki, kaskatı kesilmiş yüzü donuk bakışlarıyla bakıyordu.

Kapıyla arasındaki boşluğa gözüm kaymasıyla aradan sıvıyıp önüne geçmiştim ve gördüğüm manzara pekte iç açıcı değildi.

Tanıdık zarf ve kokuyla aynı bende kalakalmıştım. Atilla bey durmuş kağıda bir şeyler karalıyordu, yani Demir'in babası.

Demir'in tepkisini çok merak ettiğimden arkamı dönsemde onu orada bulamamıştım, boşluğa düşsem de bi hışımla geldiğimiz yoldan geri giderken hızla buradan uzaklaşan Demir'i gördüm.
"Demir!" Adını seslene seslene yanına varmaya çalışıyordum.

Almış başını bi sinirle gidiyordu, sinirlendiği içinde ona kızamazdım ki. Haklıydı, onun yerinde ben olsam çoktan boğazına yapışmış öldürmeye çalışırdım babasını.

"Demir! Demir!" Sonunda koşa koşa yanına varmış kollarımı ona dolamıştım.

Kendisi öyle kalakalmıştı, böyle bi tepki beklemediğinden ilk gerilsede şimdi öylece durmuş tepki vermiyordu. Kollarını kaldırıp sarılmıyor ya da itmiyordu.

"Demir?" Dedim merakla, ondan biraz uzaklaşarak yüzüne baktım.
"Ağla Demir, ağlamak güzeldir." Dedim donuk bakışlarına bakarak.

Donmuş bakışları karşıya takılmış hiçbir duygu beslemiyordu, öylece durmuştu. Sonunda gözlerini boşluktan çekmiş, gözlerime dikmişti.

"Bunca yıldır bile isteğe beni öldürmek isteyen kişinin babam olduğunu bilmek bana koydu be Lali'm." Dedi onu tanıdığımdan bu yana nadiren dolu gözleriyle, kırgınlık burukluk vardı bakışlarında.

Sıkıca yeniden kollarımı boynuna doladım, "Biliyorum biliyorum, çok kötü bi durum. Biliyorum. " Dedim titreyen sesimle.

Omzumda hissettiğim ıslaklık Demir'in ağladığına işaretti, kollarını bana dolamamıştı ama hüngür ağlamıştı, sessiz çığlıklarıyla.

Aniden sert ve sesli ayak seslerini duymamızla konuşma sesini duymamız aynı anda olmuştu.

"Kaya!" Dedi acı bir şekide.

Demir'den uzaklaşıp Alperen'e döndüm, yüzünde acı bir ifade vardı.

"Ne oluyor Alperen?" Dedim merakla. Yoksa kimsenin konuşmaya niyeti yoktu.

"Evin." Dedi durdu, kriz geçirmemizi bekliyordu galiba.
"Evin'i kaçırdılar." Dedi sağ gözünden yaş süzülürken.

"Ne!?" Diyebildim sadece.

Kimin kaçırdığını bilmek zor değildi ama bir babanın kızına neden bunu yapacağını anlamak bayağı bi zordu.

Demir'in tüm bedeni titremiş, ayak uçlarından kafasına kadar tüm kanı çekilmişti resmen. Kafesinden kaçmış bir aslan gibi geldiği yönün ters düze koşar adımla gitmeye başladı.

Lali || Yarı Texting ||Where stories live. Discover now