32

1K 50 82
                                    

-yağmurdan sonra sağanak-
Bölüm:32

__________________

"Anne!" Döküldü dudaklarından, kapının eşiğinden bakarken.

Herkes donmuştu adeta, olduğum yere çivilenmiş kapıda ki Demir'e bakıyordum.

Koşarak içeri girdi arkasından Alperen. Hızlı adımlarla annesini kucağına alırken bir şeyler sayıklıyordu.
Deliye dönmüştü.

"Anne aç gözünü. Dayan, dayan lütfen. Yorma kendini tamam mı? İyileşeceksin, yeniden kaybedemem seni."

Adam elinde ki silahı düşürdüğü yerden aldı, elleri titrerken sanki kendi vurulmuş gibi rengi atmıştı. Titrek ve ürkek adımlarla evi terk etmişti.

"Anne aç gözünü!" Diye haykırdı Demir annesini kucağına alırken.

Ayağından yaralanan Acar yeltenmeye çalışırken Evin ona yardım ediyordu.
Demir hızla kapıya doğru giderken "Alperen arabayı getir!" Dedi bağırarak.

Neden yardım etmiyordum ki? Neden donmuştum birden? Ben bu değildim ki, yaşadıklarım ağır gelmişti.

Alperen koşarak dışarı çıktığında Demir, annesi kucağında peşinden gitti.
Hızlı adımlarla Acar'ın yanına gidip Evin'le birlikte ayağa kaldırdık.
Acı ile bağırsa da bizden destek alarak tek ayağıyla hızla dışarı attık kendimizi.

Fakat arkada uzanmış yanında da oturan Aysu Hanım'la Demir'e baktım.
Araba bizi sığacak gibi değildi.

Evin'le Acar'ı da zar zor bindirince ben kalmıştım geriye.

Hızlıca evden uzaklaşırlarken yeniden koca malikanede tek kalmıştım.

Evin arkasına doğru koşan birinin gözüme çarpmasıyla peşinden koşmaya başladım.

Bu o'ydu. Herkesi vuran adamdı. Acar'ı yaralamış, Aysu Hanımı da vurmuştu. Durumunun ne olduğunu hiç bilmiyordum ama fazlasıyla kan kaybettiği belliydi.

Peşinden giderek adama seslendim.

"Hey! Çabuk dur!"

Bu adam neyin nesiydi ve benimle ne alıp veremediği vardı bilmiyordum ama bunu çözmek için iyi bir zamandı.

Arkasına bakıp benim görmesiyle durakladı birden bire. Tırsmıştım ama bu beni geri döndüremedi.

Sinsi gülümsemesi yüzünde yer edince gerginliği uçup gitmişti adeta.

"Kimsin sen!? Ne istiyorsun!? Katil olabilirsin farkında mısın!" Diye bir çok şey daha sıralasamda sağır gibi duymadı.

"Sana hesap mı vereceğiz daha." Diyerek bir kahkaha patlattığında sinirlerim hoplamıştı.

"Evet, zahmet olacak ama o ağzını bana hesap vermek için açacaksın koca bunak seni!" Dedim tıslarcasına.

Korkmuyordum, bağışıklık kazandım sanki.

Birden durup ciddileşti. Ak ak olmaya başlayan sakalları ve kel kafasıyla bayağı sinirlenmişe benziyordu.

Elinde ki silahı bu sefer bana doğrultmuştu, kendinden emine benziyordu.

Şimdi hapı yuttuk!

Koskoca Us ailesine ateş açmıştı bu adam beni vururdu da artık başka ne tür işkence çeşitleri varsa da yapardı resmen. Aman tanrım!
Boku yedin kızım, boku yedin.

"Hoppala. Güzel güzel konuşup seni misafir edecektik bi kaç gün, olmadı şimdi ona göre." Dedim ellerimi teslim olur gibi açarken.

"Yürü!" Tek ve düz. Birini anımsatıyordu ama..

Bu sefer kahkaha patlatan taraf bendim işte.
Keyifle güldüm.

"Gelmiyorum, sanırım şimdi senin beni vurman lazım" Diyerek konuşmama ara verdim ve gülmeye devam ettim.

"Ya Demir seni yaşatmaz o zaman tam, bak söylüyüm. Hatta işkence ede ede kendi mezarını kazarsın." Dedim sinsi gülüşü ben takınınca.

Kulakları delecek bir şekilde silah patlamıştı. İlk başta vücudum şoka girsede kolumda sızı kendini belli etmişti.

Kolumu sıyıran kurşun derimi parçalayıp geçmişti.

"Şimdi geliyor musun?" Dedi.

Baka kaldım sadece.

Adam yavaş adımlarla yanıma gelip silahı kafama dayadı. "Geliyor musun!?" Diye yeniledi yükselen sesiyle.

Tıpış tıpış yürümeye başladım. Resmen yine kaçırılıyordum, bu kadarı da yetti be!
Zırt pırt adam mı kaçırılır? O da bana mı denk gelirdi sanki!?

"Kimsin sen!?" Dedim sert bir şekilde.

Kafama dayadığı silaha rağmen mi? Ah evet, silahla bana yön vermesine rağmen. Çünkü neden olmasın, canıma susamıştım tabii.

"Beni çok iyi tanırsın." Demesiyle iyice sinirlerim gerilmişti.

Gözlerim birden kararırken ayaklarım beni taşıyamaz oldu. Yarama baktığımda iyice kan kaybettiğimi, üstüm başım kan olduğunu ve kan koktuğunu fark ettim.

Kazağımın köşesini yırtmaya çalışırken yere düşü vermiştim. Kan kaybetmeye devam edersem ölüp gidecektim şuracıkta, tüm burun kaldırmalarım boşa gidecekti yani.

Sonunda kazağımın kenarını yırtıp yarama bastırdım.

"Kalk kalk. " Diyerek silahı vurdu kafama.

Kalkıp yürümeye devam ettim. Önümü zar zor görüyordum, yarama acil bakılması gerekiyordu ama öyle bir şey pek mümkün değil gibiydi.

Burnuma konulan pez parçası ve kol sayesinde sıkılan boğazım iyice dengemi kaybettiriyordu.

Mendilin kokusunu almamam gerektiğini fark ettiğimde nefesimi tutmaya başladım.

"Kedi gibi ayağıma geldin. Ölümün çok güzell olacak." Diyen ses o kişiye ait miydi çözemiyordum artık.

"Nereye kadar dayanacaksın merak ediyorum açıkçası." Dedi neşeli sesiyle.

Haklıydı.
Daha fazla dayanmayacaktım. Nefesimi tutmakta ısrarcıydım ama bu sefer oksijensizlikten başım dönüyordu bile.

Sonra mı? Sonrası yine yeniden karanlık..

"Ee Lalinya Den? Uyandın mı? Uyan artık yavru ceylan!" Diye bağırarak demirlere vurulmasıyla gözlerimi araladım.

Kafam öyle bir zonkluyordu ki kafamı tuttum.
Yeniden ses cümbüşü oluşması iyice rahatsız etmişti.

"Uyan dedim sana!"

"Eeeehh uyandık be, kes sesini." Diye çıkışan bendim bu sefer.

Olduğum yere baktım, parmaklıklar ardındaydım sanki. Basık ve küçük penceresi olan yer, yerin altında olduğu belliydi. Fazlasıyla boğuktu.

Yarama baktım, bez parçası sarılmış ama kanaması hâlâ vardı. Üstüm başım kanım olmuştu zaten.

Aysu Hanım'ın durumu nasıldı merak ediyordum ama hiçbir haber alamamıştım. Üstelik Demir'in benim yokluğumu fark edip etmediğini de bilmiyordum.
Ne zaman süredir burdaydım bilmiyordum ki, bi kaç saat geçtiğini farz ediyordum.

"Demir seni yaşatmayacak haberin var mı? Ayrıca babam burayı bastığında senin o muşmula suratını izlemek büyük bir keyif olacak benim için." Dedim yerimden kalkıp demirliklere yaklaşırken.

Hâlâ adını bilmediğim adam güldü.

"Kaç haftadır Demir nerde?" Yeniden güldü.

Kaç haftadır?

"O seni çoktaaan unuttu ve biliyor musun Lalinya'cığım Kaya Demir Us babasına vurmaz, vuramaz."

__________________

Lali || Yarı Texting ||Where stories live. Discover now