İçeri Giriş...

125K 5.2K 641
                                    

Medyadaki yer Ateş'in Kulübü...

Ateş ile bir hafta önce tanışmıştık. Anlatılandan daha güçlü olduğu her halinden belliydi. Ayrıca şimdiye kadar tanıdığım bütün yer altı adamlarının arasında en yakışıklısı. Normal bir zamanda karşılaşsak kesinlikle uzun bir gece yaşayabilirdim. O gecenin onu biraz olsun korkutmasını beklerken o daha çok öfkelenmiş ve her yerde beni aramaya başlamıştı. Ona bu kadar yakın olmama sinirlenmişti anlaşılan.

Emir biraz daha toparlandıktan sonra beni arayıp, içten bir teşekkür etmişti. Ayrıca olaylardan polise ya da bir başkasına bahsetmememe çok sevinmişti. Emir'in güvenini kazandığıma göre ikinci aşamaya geçebilirdim.

Emir'in takıldığı barlardan birinde tesadüf bir karşılaşma ayarladım. Gittiğim yer İstanbul'un en pis mekanlarından biriydi. Biraz oyalandıktan sonra Emir'in içeriye girdiğini gördüm. Bende peşinden girip, onun beni görebileceği yerlerde dolanmaya başladım. Sanki birini arıyormuş süsü vererek. Çok geçmeden Emir'in ilgisi çekmiştim.

"Bakın burada kimler varmış. Beni mi takip ediyorsun sen?" alayla sorduğu şeyin aslında beni görmekten memnun olduğunu belli ediyordu.

"Tabi canım belki yine dayak falan yersin diye peşinden ayrılmıyorum."

"Bak sen. Bilseydim seni korumam olarak işe alırdım." dedi.

"Aslında şuan ona bile hayır demem." derken sesimin yardıma muhtaç ve üzgün çıkmasını sağladım.

"O da ne demek? Hem senin böyle bir yerde ne işin var?" işte beklediğim soru...

"İş için gelmiştim ama ortam bana göre değilmiş."

"Barda ne gibi bir iş arıyorsun ki. yoksa??" aklından geçeni tahmin etmek zor değildi.

"Saçmalama tabikide konsomatrislik için gelmedim. Hemen o aklındaki fesatlıkları sil. Ben barmenim. Yani Amerikadayken öyleydim ama burada temiz bir mekan bulmak zor."

"Sen ve barmen? ciddi misin?" şaşkınlığı gözlerini kocaman açmasından belliydi. Evet anlamında başımı salladım. Kısa bir süre düşünür gibi yaptıktan sonra gel benimle deyip kolumdan tutup sürüklemeye başladı. Ben nereye desem de bana cevap vermek yerine çekiştirmeye devam etti.

Dışarı çıktığımızda adamlarına arabasını getirmeyi söyleyip, gelen arabaya beni zorla bindirdi. Heyecanlı görünüyordu. Umarım düşündüğüm şeyi yapıyorsundur Emir. Yol tamda istediğim yere giderken;

"Nereye gidiyoruz?" dedim.

"Sabret ufaklık sana bir süprizim var ama önce küçük bir sınavdan geçmen lazım." dedi.

Araba istediğim yerde, Ateş'in en büyük mekanının önünde durunca istediğimi elde etmenin sevincini yaşıyordum ama şuan şaşkın bir Duru olmam gerekiyordu. Emir arabadan inip yanıma gelince yine kolumdan tutup beni kulübün içine sürükledi. Hayır yani gel dese gelmeyeceğim sanki nedir bu çekiştirme merakı.

Mekan Amerikadaki mekanlara taş çıkaracak kadar şahaneydi. Gözlerimi etrafta şaşkın şaşkın gezdirirken, etrafın bu denli kalabalık olması beklendik bir şeydi. Altın renginin hakim olduğu mekanın üç tane bar bölümü vardı. İkisi üst katta sağ ve sol taraftaken, büyük olan kulübü tam ortasındaydı. Emir'in beni sürüklediği yer büyük barın olduğu taraftı... Gözlerim biran barın hemen sol tarafında, dancı kızların balkonunun altında kalan locaya takıldı. Uras ve Koray şaşkın gözlerle bize bakarken, onlara sadece tebessüm edebildim. Anlaşılan onların özel locası burasıydı.

"Hadi göster kendini ve al işi" dedi Emir gülümserken. Gülerken daha bir tatlı oluyor. Sarışın erkeklerden çok hoşlanmam ama Emir'in mavi gözleri ve zenci dudakları çok tatlı duruyordu. Sahi bu çocuğun dudakları niye bu kadar kalın.

Ölüm Meleği...#wattys2016Where stories live. Discover now