Hoşçakal...

91.7K 5.2K 831
                                    

Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin... İyi okumalar... :}

Medyadaki Asrın...

Flashback...


"Zerrin hanım, Kenan bey küçük bey ortada yok."

"Nasıl yok. Küçücük bir çocuğa sahip çıkamadınız mı? Bulun hemen." Kenan beyin gürleyen sesiyle tüm çalışanlar dört bir yana dağılıp Ateş'i bulmaya çalışıyorlardı. Ama sanki yer yarıldı yerin içine girdi.

Ateş bu sıralar bunu çok sık yapmaya başlamıştı. Sık sık ortadan kayboluyor, her defasında da Asrın denen kızla ortaya çıkıyordu.

"Yine nereye kayboldu bunlar?" Kenan beyin isyanına Zerrin hanım gülümserken aklından geçenleri anlamıştı. Oğlu kendine çok değer verdiği bir arkadaş bulmuştu. O duvarları olan soğuk çocuk şimdi kendinden başka birine de değer veriyordu.

Diğer tarafta Asrın ve Ateş evlerine biraz uzak sayılan bir serada kendilerini kaybetmiş gibi çilek yiyorlardı.

"Ateş annem olsa asla izin vermezdi bu kadar çilek yememe."

"Niye ki. Neden sana çok çilek vermiyor."

"Çok yeyince pembe oluyorum." Ateş buna kahkaha atarken, Asrın'ın pembe olmuş halini görmeyi çok istediğini fark etti. Elindeki çilekleri Asrın'ın ağzına tıkarken;

"Al istediğin kadar ye. Annene söylemiycem." dedi. Asrın'ın mutlu olduğunu gördükçe o daha da mutlu oluyordu.

"Hmmm... Sen benim çilekli pastamsın artık. Onun gibi mutlu ediyorsun beni."

"Iyy... Çilekli pasta mı? Ben kız mıyım oğlum. Bana öyle deme."

"Ama ben çilekli pastayı çok severim. Senide seviyorum." Asrın'ın Ateş'e onu sevdiğini söylemesi Ateş'i inanılmaz mutlu etmişti.

"Peki o zaman. Madem o kadar seviyorsun de. Ama sadece sen. Başkası derse döverim." Asrın sevinçle kafasını tamam anlamında sallarken Ateş'e gün geçtikçe yakın olmanın güzel hissettirdiğini düşündü.

Ama bir süre sonra Asrın pembe ve mutlu olmaktan çok pembe ve mutsuz olmaya başlamıştı. Yere uzanıp, kıvranmaya başlayınca Ateş iyice korkmaya başladı. Asrın'a bir şey olsun istemiyordu. Bir süre daha orada Asrın'a yardım etmeye çalışırken babasının seslenmesiyle ona doğru koştu.

"Baba... Baba Asrın pembe oldu ama canı yanıyor. Lütfen yardım et ona."

Kenan bey Asrın'ı apar topar hastaneye götürürken, ailesine de haber verdi. Ateş ise ceza olarak evde kalacaktı ama bunun için çok zordu. Ailesi eve gelir gelmez annesinin kucağına atlayıp Asrın'ı sordu. Annesi çok çilek yeyince hasta olabildiğini ona anlatırken, Kenan bey oğlunun bu denli değişimini şaşkın gözlerle izliyordu.

O umursamaz, şımarık çocuk gitmiş, yerine tam tersi bir Ateş gelmişti. Ateş Asrın'a olanlar için kendini sorumlu tutuyordu. O kadar çok yemesi onun suçuydu. Koşarak mutfağa girip dolaptaki bütün çilekleri çöpe atarken, ailesi ona şaşkın gözlerle bakıyordu. Annesi neden bunu yaptığını sorduğundaysa;

"Asrın'ın bir daha hasta olmasına izin vermeyeceğim." demişti. Ertesi günde, sonraki günlerde de Asrın'ın yanından hiç ayrılmadı.


Flashback the and...

Asrın çatalının ucundaki pastanın çilekleriyle oynarken eskileri daha net hatırlamaya başlamıştı. Ateş'in onun etrafında pervane oluşu, onu yanındaki her çocuktan kıskanması, akşamları gizli gizli evine girip ona hikaye okumasını, sırf ona zarar verdiği için çilekten nefret edişi ve daha bunun gibi bir sürü şey.

Ölüm Meleği...#wattys2016Where stories live. Discover now