Ölemezsin...

105K 5.5K 441
                                    

Bir günde iki bölüm veriyorum beğeni ve yorumlarını bekliyorum arkadaşlar... Şimdiden teşekkürler...

Medyadaki Asrın...

Bir hafta geçmesine rağmen Ateş'le o geceden sonra hiç karşılaşmadık. Gündüzleri şirkette çalışırken, akşamları Fatma ile kulüpte takılıyorduk. Fatma'yla baya yakınlaşmıştık. Daha önce hiç kız arkadaşım olmadığı için bir kızla takılmanın bu kadar eğlenceli olacağını tahmin etmezdim. Ateş'i ne şirkette ne de kulüpte görüyordum. Tuhaf ama görmek istiyordum.

Bugün günlerden cumaydı ve hafta sonunu Darren ile geçirecektim. Akşam her zamanki gibi kulübe giderken, kulübün en yoğun saatinde içerisi bomboştu. Aşağı çocuklarının yanına giderken Ecem'in hıçkıra hıçkıra ağladığını gördüm. Fatma ise ha ağladı ha ağlayacak. Ne oluyor burada? Sesimi duyan Fatma boynuma atlayıp, içinde tuttuğu hıçkırıkları dışarı vururken,

"Ateş... Ateş Duru..." diyebildi. Ona sakin olmasını ve neler olduğunu tekrar sorduğumda Ateş'in en büyük düşmanlarından biri olan İzzet tarafından tuzağa düşürüldüğünü öğrendim.

Ne yani kudretli, yenilmez Ateş Dinçer tuzağa mı düşmüştü? Ama bu imkansız. Bunu sesli dile getirmiş olmalıyım ki Koray;

"Evet normalde imkansız. Ama gafil avlamışlar." nasıl yani. kim nasıl yapar bunu. Bu kadar kolay olmaz.

Fatma'yı sakinleşmesi için ofise çıkardım. Hemen peşimizden çocuklarda geldi. Uras sinirle telefondaki adamlara bağırırken, Emir'de yanlarındaki adamlara emirler veriyordu. Koray başka bir yerde arama yapıyordu. Herkes deli gibi Ateş'i ararken daha fazla dayanamayıp, bende çıktım. Herkes o kadar meşguldü ki benim çıktığı fark etmediler bile.

Çıkar çıkmaz Darren'ı arayıp durumu anlattım.

"Hemen bana bul onu Darren. Hemen..." deyip telefonu kapattım. Eve gittiğimde motorumu alıp, gizli mekanıma gittim. Orada cephanelerim ve ölüm meleğinin kıyafetleri vardı. Oraya varır varmaz Darren'dan mesaj geldi. Dayan Ateş dayan geliyorum.


Ateş'ten.

Başım ağrısı yüzünden gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Neredeydim ben. Ahh lanet olsun en son babamın mezarını ziyarete gitmiştim. Oraya korumalarla gitmezdim. Babama saygısızlık gibi geliyordu. Sonrada kafamda büyük bir acı hissetmiştim. Şimdi hatırladım. Kafamdaki torba yüzünden hiçbir şey göremiyorum.

"Bakın kimler uyanmış. Ateş Dinçer." bu sesi tanıyordum. Siktir.

Kafamdaki torbanın çıkarılmasıyla gözlerimi yakan ışığa alışmam zaman aldı. Tahmin ettiğim gibi İzzet şerefsizi. Boş büyük bir depodaydık. Etrafta İzzet'in adamları dışında kimse yoktu. Korkudan beni sandalyeye bağlamış piç kurusu.

"Ne zaman adam oldun da beni kaçırmaya yürek bulabildin İzzet." büyük bir kahkaha attıktan sonra yumruğunu yüzüme geçirdi. Savrulan kafamı kaldırmadan önce ağzıma dolan kanı tükürdüm. Acıdan gebersem de bu piçe o zevki yaşatmayacaktım. Kafamı kaldırıp sırıtmaya başladığımda bunun onu çıldırtacağını biliyordum. Ben güldükçe o ardı ardına yumruklarını geçirmeye devam etti. Yorulduğu sık nefes alışından belliydi. Soluklanmak için geri çekildiğinde;

"Ne o bu kadar mı? Tek yapabildiğin bu mu? Birde kendine adam mı diyorsun." hızla dönüp bir yumruk daha attığında;

"Tabi ki değil. Ama seni hemen öldürürsem ne zevki kalır. Tadını çıkarmak istiyorum Ateş. Senin ne kadar adam olduğunu görmek istiyorum." dedi.

"Benim kız kardeşini becerirken tadını çıkardığım gibi mi? Adamlığımı en iyi o bilir." İzzet'le aramızdaki sorun buydu işte. Yıllar önce kız kardeşiyle birlikte olmuştum. Ona onu sevmediğimi defalarca söylememe rağmen peşimi bırakmadı. İstediğini ona verdim. Onunla birlikte oldum ama o salak beni başka bir kızla görünce intihar etti. O zamandan beri İzzet'in tek derdi beni öldürmek. İlk defa bu istediğine bu kadar yakın. Son söylediğim onu çıldırtmış olacak ki silahını çekip anlıma dayadı. Bu sefer bitti sanırım. Bu sefer ölmeyi başaracağım.

Ölüm Meleği...#wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin