Kayıp...

75.7K 3.6K 720
                                    

Merhaba arkadaşlar... Öncelikle hepinizin bayramı mübarek olsun... Bol şekerli bir bayram geçirin... Birde;

Gelen mesajlar arasında canımı sıkan bir şey var... Hikayemin çeviri ya da alıntı olduğu söyleniyor... Benzeme tabi ki olabilir ama daha fazlası asla... Günümüz kitaplarında bile iyi kız kötü çocuk mutlaka vardır ama her kitap aynı değildir... Emeğime saygısızlık edilmesi hiç hoş değil... Eğer bu hikayenin çalıntı yada çeviri olduğunu kanıtlarsanız hikayeyi kaldıracağıma söz veriyorum... Lütfen asılsız şeylerle şevkimi kırmayın...

Son olarak kontrol etmeden yayınlıyorum... Hatalarım olursa maruz görüle... Sizi seviyorum...

(Asrın'ın vurulma olayından 1 sene sonra)

Büşra'dan

"Hayatım hazır mısın?..."

"Hazırım..." içeri giren Koray ile kıskançlıktan ölmek üzereydim... Bu adama takım elbise giydirmemeliyim...

"H-harika görünüyorsun..." kekelemesi hoşuma giderken, ben aynı dürüstlükle yaklaşmayacaktım ona...

"Sende fena değilsin..." derken tabi ki de yalan söylüyordum...

"Fena değil mi?... Ciddi olamazsın..." derken buna cidden alınmış gibiydi...

"Ciddiyim... Yani kaslarını ortaya çıkaran beyaz gömleğin hiç hoş olmamış... Smackdown dövüşçülerine benziyorsun... Ayrıca takımının üzerine tam oturması biraz garip durmuş... İnce kravatın ise seksilikten uzak tasma gibi duruyor... Yani ciddiyim yakışmamış..." sırıtarak yanıma gelip, belimi kavradığında burun buruna gelmiştik... Topuklu giymeme rağmen yinede parmak ucuma kalkmıştım...

"Bu kokuda ne tatlım..." beni koklayarak hoşlanmamış bir ifadeyle yüzünü buruşturdu... Hızla kendimi kokladım... Ter kokuyor olmazdım, yeni duş aldım... Peki ama ne kokuyorum... Aman Tanrım büyük rezillik...

"Ne kokuyorum... Ne... Ne..." diye panikle sorduğumda gülümsemesi daha da artarak;

"Kıskançlık kokuyorsun aşkım..." dedi... Niye kafalamıştı beni... Adi yakışıklı... Debelenip, kollarından kurtulmak istedim ama kollarını daha da sıkarak kendine hapsetti beni... Aslında çıkmaya hiç niyetim yoktu...

"Kim kimi kıskanıyor... Bunu senin demen çok komik... Geçen gece adamın biri bana yol sordu diye adamın kafasını kıran kimdi acaba..."

"Sadece kafasını kırdığıma dua etsin o piç... Niyeti yol sormak değil, sana asılmaktı..."

"Nereden anladın bunu..."

"Erkek erkeğin gözünden anlar..."

"Kadınların hisleri erkeklerinkinden daha güçlü... Ben öyle bir şey hissetmedim... Bence sen adamın yakışıklı olmasını kıskandın..." bir anda ciddileşmesi hala kıskandığını gösteriyordu... Bunun tadını çıkarmalıyım...

"Pardon... Kimmiş yakışıklı..."

"Adam... Bence biskolata erkeklerine benziyordu... Her kızın rüyası... O kaslar, keskin ela gözler, harika bir gülümseme, buğday teniyle herkesin hayalindeki tip..."

"Oha... Yuhhh... Çüşşş... Hangi ara bu kadar inceledin lan adamı... Ben onu bulup, o buğday ambarında gebertmezsem bana da Koray Acartürk demesinler... Siktim belanı biskolata..." tam hızla kapıdan çıkacakken "Koray" diye seslenmemle sinirle bana döndü...

"Ne var..." dediğinde bu haline gülmemek için kendimi zor tutuyordum...

"Bana adres soran adam sarışın değil miydi..." dediğimde sinirle evet anlamında kafasını salladı... Jetonun düşmesi için ona biraz zaman tanırken dayanamayıp, kahkahaya bastım... Sonunda anladığında tek eliyle mahcup bir şekilde ensesini kaşırken kafasını yere eğip, sonra da bana bakıp gülmeye başladı... Nihayet ondan bahsettiğimi anlamıştı...

Ölüm Meleği...#wattys2016Where stories live. Discover now