Bebeğim...

78.5K 3.9K 192
                                    

Gecikme için özür... Yarın bir bölüm daha paylaşarak telafi edeceğim ^_^ iyi okumalar...

"Hadi hayatım gitme vakti..."

"Birazdan geliyorum..." babamın seslenmesiyle düşüncelerimden ayrılıp, valizimle aşağı indim... Merdivenlerden indiğimde babamın korumalarından biri hızla elimde ki valizi aldı... Ona teşekkür etme gereği bile duymadan orada dikilmeye devam ettim...

"Bu kadar surat asmana gerek yok bebeğim... Hep istediğimiz gibi birlikte olabileceğiz sonunda... Sen, ben ve Noyan... Ama istersen burada kala---"

"Gerek yok gidelim..." dedikten sonra dışarı çıkmak için oradan ayrıldım... Kapıdan çıkıp, dışarıda bizi bekleyen arabaya ilerlerken, korumaların önümde eğilmesine aldırmadan arabaya bindim... Bu kabustan kurtulmak istedikçe daha da dibe batıyordum... Artık her şeyden ümidimi kesmişken yaşamak için büyük bir nedenim daha olmuştu...

Biraz sonra Noyan ve babam da arabaya bindikten hava alanına gitmek için yola koyulduk... Noyan yanıma otururken, elini elimin üstüne koyup sıktı... Bu "her zaman yanındayım..." der gibi güven vermişti... Onu tanıyalı çok olmamıştı ama sanki yıllardır tanıyor gibi yakın hissediyordum... Babam geniş arabada karşımıza geçip, otururken ona bakmamak için elimden geleni yapıyordum...

"Asrın..." ismimin dudaklarından dökülmesi midemi bulandırıyordu ama katlanmak zorundaydım... Bana seslenmesine aldırmadan dışarıyı izlemeye devam ettiğimde bana tekrar seslendi...

"Asrın... Şunu yapmayı kes... Bana bak..." dediğinde tüm sinirimle ona döndüm...

"Sana bakmaya katlanamıyorum..."

"Ama artık sadece bana bakacaksın bebeğim... Buna alış... Ben eskisi gibi baba kız olmamızı istiyorum.." sinirle güldüğümde tam konuşacakken Noyan'ın elimi sıkmasıyla tekrar sustum... Onca yaptığı şeyden sonra o kadar samimiyetsiz ve itici geliyordu ki...

Araba son hız hava alanına giderken, babamda İtalya da ki yeni evimizin resimlerine bakıp, aklınca yerleştirme yapıyordu...

"Bak Asrın bu oda tam senlik... Üst katta ve geniş bir terası bile var... Hem oda oldukça büyük... Ben ve Noyan bir alt katında kalabiliriz... Değil mi Noyan..." Noyan evet anlamında başını sallarken, içten bir gülümseme gönderdi bana... Ne olursa olsun ona kızamıyordum... Bunca şeyden sonra belkide en çok o hak ediyordu bu mutluluğu... Elimi elinin altından kurtarıp, yüzüne dokunduğumda elini elimin üzerine koyup, kendini bana daha çok bastırdı... Sıcaklığımı hissetmek hoşuna gitmiş gibi...

Sanırım o olmasaydı çoktan çıldırmıştım... Sonunda araba hava alanının önünde durduğunda önden ben hemen arkamdan Noyan ve babam inmişti... Babamın özel jeti ile gideceğimiz için, babam ve korumalar silahlarla içeri girmişti... Pasaport ve vize işlemleri için adamları beklerken, son kez arkamı dönüp baktım... Ateş'i ve çocukları bırakıp, gitmek aklımın ucundan bile geçmemişti... Hele de Ateş... Onsuz bir saniye bile nefes alamazken, şimdi kendi ayaklarımla ona elveda bile diyemeden gidiyordum... Son kez seni seviyorum diyemeden... Son kez öpemeden...

Düşüncelerimi bölen Noyan'ın arkadan sarılmasıydı... Ona döndüğümde yüzümden tutup, alnıma sıcak bir öpücük kondurdu...

"Hak ettiğin hayatı sana ben vereceğim... Artık üzülmene izin vermeyeceğim söz veriyorum..." bana sıkı sıkı sarılırken, aynı şeyleri benim ona yapmam gerek diye düşündüm... Ama yine beni düşünen o olmuştu... Yine benim yüzümden koca bir yalanın içinde yaşamaya mahkumdu... Benden ayrıldıktan sonra sıkıca elimi tutup, piste doğru yürümeye başladık... Tutuşunca kocaman bir güven vardı... Her şeyden herkesten korumak ister gibi... Artık arkama bakmaya gücüm yoktu... Ateş'in adını bile anmaya gücüm yoktu... Piste bizi bekleyen çalışanlara ilerlerken, uçağın etrafında ki çalışanlar biranda etrafımızı sardı... Üstümde silah olmadığı için orada kala kalırken, babamında bunu beklemediğini;

Ölüm Meleği...#wattys2016Where stories live. Discover now