35

54 9 87
                                    

   Ne kadar süre öylece banyoda kaldık bilmiyordum. Calum sırtımdaki lekeleri temizlemiş, göğsünde uzun bir süre dinlenişimi memnuniyetle kabul etmişti. Çok geçmemişti ki, çevremdeki kollarını sıkılaştırıp omzumun üzerine sıcak dudaklarını bastırdığı sırada fısıltısı banyoyu doldurdu.

"Tapılası bir güzelliğe sahipsin ve ben bunu hak edecek ne yaptığımı bilmiyorum." Başımı arkaya atıp omzuna yaslayarak hemen sağımda beliren keskin çenesini izledim.

"Sadece dışımı değil, içimi gördün. Buzdan kalbimi eritmeye başlayan ilk şey bu oldu." Cevabıma karşılık başını eğerek benimle göz göze geldi. Bakışlarında derin bir huzur vardı. O huzurun dört yanıma yayılmasına izin vererek devam ettim.

"Ardından ne olduğumu anlayıp bana sadece sonsuz bir anlayışla yaklaştın. Dört bir yanı kanla kaplı bir katilin hak etmediği bir şefkatle bana dokundun. O anlar sana aşık olduğumu anladığım anlardı." Gözlerini yumup derin bir nefes aldı. Karnımda duran ellerinden biri usulca göğsümden yukarı kayıp kalbimin tam üzerinde durduğunda gözleri geri açılmıştı.

"Burası derin bir boşluk gibi görülse de, orada olduğumu biliyorum." Diğer eli karnıma tutunup beni suyun içinde hareket ettirmeye çalıştığında ona uydum ve bedenimi tamamen ona çevirerek suda usulca yükseldim. Bacaklarımı iki yanına attığım sırada tek eli boynuma, diğeri de belime tutunmuş, beni kucağına çekmişti.

"Sana uzun süre bakarsam kaybolacakmışım gibi hissediyorum." Bedenimi iyice ona yaklaştırıp birleştirdim. Alnım onunkine değiyor, ısısını hissedemediğim su çevremizde dalgalanıyordu.

"Bu güzelliğin bir lanet olduğunu biliyorsun." Fısıltıma karşılık başı hafifçe yukarı kalkarken dudakları benimkilere değmişti. O da benim gibi fısıldadı.

"O zaman ben çoktan lanetlendim." Dudaklarıma uzandığında aldığım nefesi içimde tutarak hareketlerine karşılık verdim.

   Kolları sıkıca bana tutunmuşken, ellerim çaresizce omuzlarında duruyordu ve ona zarar vermemeye çalışmak irade istiyordu. Yine de durmadım, bedenimi hem elleri hem de dudaklarıyla keşfetmesine izin verdim. Dudakları benimkileri tutunduğu son şeymiş gibi sararken, elleri bedenimde dolaşıyor, beni yapabildiği kadar yakınına çekmeye çalışıyordu. Titrek bir nefes aldıktan sonra hafifçe doğrulduğunu hissettim. Artık tamamen kucağındaydım.

   Dudaklarından çıkan derin bir inleme benimkilerin içinde kaybolurken, bir an sonra onları bırakıp tenimde aşağıya doğru ilerlemeye başladı. Dudakları köprücük kemiğimin altından soğuk tenime değmişti ki fısıltısı kulaklarıma doldu.

"Beni burada hissediyor musun?" Başını çoktan karıncalanmaya başlamış olan tenimin üzerinden göğsüme bastırdığım sırada memnuniyetle mırıldandım.

"Seni dört bir yanımda hissediyorum." Dudaklarından yeni bir inleme döküldü. Ardından çevremdeki kolları sıkılaşırken, altımda varlığını belli eden sertliğini hissetmek dudaklarımdan titrek bir nefesin kaçmasına sebep olmuştu.

   Dudakları göğüslerimden omuzlarıma doğru sıcaklığını yok sayamadığım dokunuşlarla ilerlerken, kalbinin gittikçe artan ritmi kulaklarımda çınlıyordu. O ve ona dair her şeyi iliklerime kadar seviyordum.

   Arkaya yatmış başımı zorla da olsa kaldırıp başımı boynuna doğru eğdim. O sırada dokunuşlarımı kabul etmiş, geri arkasına yaslanarak kendini bana bırakmıştı. Dudaklarım yakan teninde dolaşırken canavarın veya içimdeki açlığın şahlanmadığını hissetmek beni memnun etmişti. Her şeyiyle Calum'ı kabul etmiştim, bunu zamanla daha iyi anlayabiliyordum. Dudaklarından keyifli mırıldanmalar dökülürken gözlerinin çoktan kapanmış olduğunu gördüm. Dudaklarım göğsüne kayıp gergin kaslarının üzerine uzun bir öpücük bıraktığı sırada bakışlarım onun üzerindeydi. Dudaklarımın baskısının yerini dilimin ıslaklığı aldığında kesik bir nefes aldığını işitmek dudaklarıma sinsi bir gülümsemenin yayılmasına neden olmuştu. Çekik gözlerini usulca aralayarak beni izledi. Fakat daha fazla dayanamamış olmalıydı ki, içinde bulunduğumuz suyu çevreye sıçratmamızı umursamadan kollarımdan tutup beni hızlıca kendine çekti. Benim onun göğsünde yükselişimin hemen sonrasında bedenim çoktan onunla dolmuştu bile.

MARBLE / c.hWhere stories live. Discover now