İki

60.7K 4.2K 2.4K
                                    



"Bezle su getir." Tepemdeki kişi birine emir verdiğinde, yutkundum. Boğazım acayip derecede kurumuştu ve yutkunduğumda bunu daha fazla hissediyordum.

Ayrıca çok üşüyordum.

Ellerimi kaldırarak üzerime örtebileceğim bir şeyler ararken, başımın ucundaki kişi ellerimi yavaşça yakaladı ve sabitledi.

"Kıpırdama Alaz, ateşin yüksek."

Ağzımdan bir homurdanma çıkarken tek düşünebildiğim şey biraz olsun ısınmaktı. Birkaç dakika sonra birkaç kişi daha gelirken ufak bir konuşma yaşandı.

"Revirden ilaç aldım, bunu içir iyi gelirmiş."

Ardından birkaç fısıltı daha duydum, ve koğuşun kapısı hemen ardından kapandı. Birkaç saniye sonra biri yastığımın yanına hafifçe oturdu. Ardından soğuk bir bezin başıma konulduğunu hissettim.

"Çek şunu." Huysuzlukla mırıldanıp gözlerimi yavaşça araladığımda, Emre'nin beni seyrettiğini gördüm.

Derin bir nefes aldı ve dudaklarını araladı. "Homurdanmayı kes."

Hiçbir şey demedim ve gözlerimi kapattım. Bir anca bu çilenin bitmesini istiyordum. Çünkü halsizdim ve kemiklerim ağrıyordu.

Birkaç saniye sonra alnımdaki bez alındı, ardından Emre bezi soğuk suya batırıp çıkardıktan sonra sıktı ve tekrardan alnıma koydu.

"Teşekkür ederim." Cılız sesim odadaki sessizliği bozduğunda, Emre hafifçe yanımdan doğruldu.

"Etme." Ardından bir bardağa su doldurdu ve tekrardan yanıma geldi. Elini yastığımın altına sokarak yavaşça ensemi kavradı ve beni doğrulttu.

Bedenimin ağrısıyla dudaklarımın arasından bir inleme kaçarken yutkundum. Sabaha kadar iyi olmam gerekiyordu, olmazsam anam daha çok sikilecekti.

"Ağzını aç." Dudaklarımı hafifçe araladığımda Emre parmaklarının arasında tuttuğu ilacı ağzımın içerisine ittirdi. Birkaç saniye sonra bardağı dudaklarıma dayandığında iki büyük yudum aldım ve ilacı içtim.

Beni yavaşça yatağıma yatırdı.

"Emre." Ona seslendiğimde beklemeden bana yanıt verdi.

"Söyle."

"Acıktım lan ben." Dediğim şeyle derin bir nefes alırken, hafifçe güldüğünü duydum. Onu görmek için gözlerimi hafifçe araladığımda dikkatle beni seyrettiğini gördüm. Sanırım ne yapacağını düşünüyordu.

"Odaya yemek getiremem biliyorsun, yasak." Kafamla hafifçe onayladım. Ellerini beline koydu ve beni bir süre süzdü.

Sanırım ayağa kalkıp kalkamayacağımı test ediyordu. Ancak ateş ve halsizlik dışında pekte bir şeyim yoktu.

Gördüğümüz eğitimler bağışıklığımızı ve beden gücümüzü daha da arttırdığından neyseki biraz daha hafif atlatıyordum.

"Gidebilirim." Onun cevabını beklemeden söylediğim şeyle Emre'nin kaşları havaya kalktı. Ardından dudaklarını araladı.

"İyi bakalım." Arkasını dönerek yan taraftaki terliklerimi aldı. Onun hemen yanındaki montumuda aldıktan sonra yanıma geldi ve terliklerimi yatağın ucuna koydu.

Doğruluktan sonra hafifçe üzerime eğildi ve montumu giymeme yardım etti. Montumun fermuarını çektikten sonra, ellerimi yatağa koydum ve yavaşça terliklerimi giydim.

Yemekhane askeriyenin dışarısındaydı.

Emre yanıma gelerek elini dirseğime koydu ve ayağa kalkmama yardımcı oldu. Koluna girerek ondan güç aldığımda, yavaş adımlarla koğuştan dışarı çıktık.

BORDO | BXBWhere stories live. Discover now