Otuz Bir

34.7K 2.7K 1K
                                    



Önümde yavaş yavaş koşan Melihle birlikte cinlerim daha çok tepeme çıkarken, hızlandım ve ona yetiştim. Ardından elimi hızla omuzuna geçirdim.

Yaptığım bu ani hareketle Melih olduğu yerde sarsılıp birkaç adım hızla öne giderken, küfür ederek arkasını döndü.

"Yavaş lan amına koyayım."

Heyecandan dolayı dili sürtüşürken, kaşlarımı çatarak öfkeyle derin bir nefes aldım ve tekrardan omuzundan ittirdim.

"Bak Melih, geçen seferki gibi yavaşlayıp turu bırakırsan," alt dudağımı yaladım ve öfkeyle sırıttım. "Sana bu sefer kesin girerim."

Dediğim şeyin imasını anında alırken, gözleri duyduğu şaşkınlıktan dolayı kocaman oldu.

Ardından önüne döndü ve kontrollü gittiğini anlayarak tekrardan bana döndü.

"Ne diyorsun lan girerim mirerim?"

Şokla sorduğu soruyla tekrardan derin bir nefes aldım. Ardından ona hiçbir cevap vermeden adımlarımı hızlandırdım ve önüne geçerek koşmaya devam ettim.

Sabahtan beri gerçekten sinirlerim aşırı derecede gergindi. Birinci olarak diğer tim tarafından uyandırılmıştık. Ve bu kesinlikle normal bir uyandırma değildi.

Biri üzerimize soğuk su dökmüştü, diğeri mehter marşı açmıştı son ses. Bazıları ise çığlık atmıştı. Yani anlayacağınız o ki, hayvanat bahçesi gibi bir yere düşmüştük.

Timle birlikte irkilerek uyandığımızda, böyle uyandırılmaktan dolayı büyük bir sinir duymuştuk. Ve ciddi anlamda bir kavgaya girişmiştik.

Hatta bazıları birbirilerine yumruk yumruğa dalacaklardı. Son anda Alphan ve diğer komutanın gelmesiyle ortalık biraz olsun sakinleşmişti.

Diğer tim odadan ayrıldığında Alphan komutan bize bir güzel kurallardan bahsetmişti.

Bu birkaç gün içinde birbirimizi kışkırtmak yasak değilmiş. Aşırıya kaçmadığımız sürece bizde onlara karşılık verebilirmişiz.

Bu birkaç günün sonunda birbirimize tamamen bilendiğimizde, bir yarışma düzenlenecekti. Bu yarışmanın ne olduğu söylenmemişti ancak birbirimize öfkeli olursak daha iyi olurmuş.

Saçma gelmişti.

Ancak askeriyeye girdiğin an aklını kapının dışarısında bırakman gerektiğide bir gerçekti. Bu yüzden sorgulamamıştık.

Sabah antrenman yapmak için bahçeye çıktığımızda ise gördüğümüz şey diğer timin çoktan antrenmana başladığıydı. Biz bahçeye girdiğimizde ise birbirlerine birkaç işaret vermiş ve alayla gülmüşlerdi.

Tabii ki bizim timden küfür edenler vardı ancak bir şey dememiştik. Bu da yetmezmiş gibi Alphan komutanın onaylamaz bakışlarına maruz kalmıştık.

Askeriyeye girdiğimiz an yeniden hiçbir şeyi beğenmeyen huysuz adam kimliğini geçirmişti üzerine. Açıkçası sevgilinin onaylamaz bakışlarını görmek insana daha bir koyduğundan dolayı, öfkeliydim.

Şimdi ise yetersizliğe yer yoktu.

O koşu tamamlanacaktı.

Alphan komutanı diğer komutana ezdiremezdik. Bu hırsla birlikte son turumu da tamamladığımda, nefes nefese olduğum yerde durdum ve yutkundum.

Postallarla koşmak zordu. Zaten postallar iki kilo çekiyordu, bir de sürekli hareket halinde olmak iyicene bacakları yoruyordu.

Nefes nefese olduğum yerde dinlenmeye çalışırken, gözlerim sağ tarafımdaki bedene döndü.

BORDO | BXBWhere stories live. Discover now