Yirmi

49.5K 3.8K 2.6K
                                    




Duyduğum şeyle olduğum yerde kaskatı kesilirken, nefesim içime kaçmıştı. Duygularından emin olması gerekiyordu?

Duyduğum şey tam olarak buydu.

O bana karşı bir duygu mu hissediyordu?

Kalp atışlarımın kulak zarlarımı patlatacağını hissederken, midemin kasıldığını hissettim. Ulan bu adam ne diyordu?

Taşşak mı geçiyordu benimle?

Birkaç dakika olduğum yerde dikili kalırken, onun sesini tekrardan duymamla kendime geldim. "Bir şey demeyecek misin?"

Dediği şeyle gözlerimi kapatırken, benimle gerçekten taşşak geçtiğine emin olmuştum.

Benimle cidden taşşak geçiyordu.

Hint filmlerinden hallice bir halde arkamı döndüm ve gözlerimi Alphan'ın gözleriyle buluşturdum. Eş zamanlı olarak ona cevap vermek içinde dudaklarım çoktan aralanmıştı.

"Ya ne anladın?"

Kaşlarını kaldırdı. "Anlamadım?"

"Ne anladın Yurdagül, ne anladın." Ellerimle paltosunun yakalarını kavradım ve parmak uçlarımda yükseldim.

|not: belirtmek istiyorum, karakterin utanç verici bir şey yapması benimde öyle olduğum anlamına gelmez, karakterler kendilerine özeldir, bu yüzden bunu aklınızda bulundurun ve sadece karakterin kişiliğine yorum yapın.|

İlk defa Alphan komutanın gözlerinin büyüdüğünü gördüm.

"Ne anladın Yurdagül!" Onu şiddetle sarstım ve ses seviyemi yükselttim. "Ne anladın!"

Alphan'ın dudakları şaşkınlıkla aralandı. Ardından paltosunun yakalarındaki ellerimi avuçları içerisine aldı. "Anlamadım, Yurdagül kim?"

Şaşkın bir şekilde sorduğu cümleyle, içimden gülme isteği gelirken, kendimi tutamadım.

Dudaklarımın arasından bir kıkırdama dökülürken, ayak tabanlarımı yere bastım. Ancak yakalarını hâlâ bırakmamıştım.

Delirmiştim galiba amına koyayım.

Gülme şiddettim Alphan'ın az önceki yüz ifadesiyle dahada artarken, alnımı geniş omuzuna yasladım. Omuzlarım gülmemin şiddetiyle sarsılıyordu.

Alphan hiçbir tepki vermeden öylece beklerken, birkaç dakika sonra gülmem yavaşça azalmıştı.

"Of, gerçekten yeter. Çekilecek çile değil bu." Halime acıyarak hüzünle konuşurken, Alphan'ın derin bir nefes aldığını hissettim.

Yavaşça yakalarını bırakarak birkaç adım geri gittiğimde, şaşkınlık ifadesinden hiçbir şey kalmamıştı. Sakinlikle bana bakıyordu şimdi.

Ancak o ifadesi hafızıma çoktan kazınmıştı bile.

"Komutanım." Derin bir nefes aldım. "Özürlerimi sunarak söylüyorum ancak, benimle taşşak geçtiğinizi düşünüyorum."

Bir anda resmî bir şekilde konuşmamla, tek kaşı havalandı.

"Niyeymiş o?" Kollarını göğüsünde bağladığında, derin bir nefes verdim.

"Birincisi, sizin gibi bir adamın bana duyguları olamaz." Dediğim şeyle kaşları çatıldı.

"Niyeymiş o?" Çocuk gibi homurdandığında, kalbimin hızlandığını hissettim. Ancak şu an yumuşamanın sırası değildi.

Belli ki bu adam benimle dalga geçiyordu.

"Siz acımasız, düşüncesiz, bencil, sevgi nedir bilmeyen, insanlara işkence etmekten zevk alan, belki biraz narşistliği olan, belkide biraz sadist olan, duygusuz, sert, insanlara karşı nefret dolu olan, kır-"

BORDO | BXBKde žijí příběhy. Začni objevovat