Beş

51.2K 3.8K 1.4K
                                    




"Daha fazla antrenman yapmayan kafamın etini sikeyim." Melih arkamdan mırıldana mırıldana gelirken, ağzı hiç durmuyor sürekli küfür ediyordu. "Ben var ya kendimi sikicem şimdi sinirden."

Son dediği şeyle gülmemek için yanaklarımın içini şişirirken, çoktan kaderime razı olmuş ve kabullenmiştim.

Yiyeceğim dayak beni korkutmuyor değildi ancak yapabileceğim bir şeyde yoktu bu saatten sonra. O yüzden akışına bırakmaya karar vermiştim. Şimdi ise kuzu kuzu sıraya geçiyorduk yapamayanlar olarak.

"Bu benim kaderim, dayak yemek benim kaderim." Melih hâlâ söyleniyordu.

"Melih sikeceğim ağzını, sus ulan." Melih'in hemen arkasındaki Kıraç sinirle ağzının içerisinde homurdanırken, önümüzde bekleyen birkaç kişinin yanına geçtim.

Hemen arkamdan Kıraç, Melih ve timin tümü gelirken, onlarda yanımdaki yerlerini almışlardı.

Ellerimizi arkada birleştirerek bacaklarımızı omuz hizasında açtık. Ardından sessizlik içerisinde Alphan komutanı beklemeye başladık.

Bu süreç içerisinde herkes cezayı bekliyor, kara kara düşünüyordu. Kolay değildi saatlerce soğukta antrenman yapıp buz tutmuşken bir de ceza yemek.

Hele hele benim gibi hastaysanız ve durumunuz düzelmek yerine daha da kötüleşmeye başladıysa hiç kolay değildi. Ancak askeriye zordu, ve cezaları tabii ki olacaktı.

Bu normaldi. O yüzden cezanı kabullenmeli ve bir dahakine daha iyi yapmaya çalışman lazımdı.

Düşüncelerim arasında hafifçe yutkundum ve boğazımdaki kuruluğu gidermeye çalıştım.

Ciddi anlamda üşümeye başlamıştım ve bu ateşimin olduğunu gösteriyordu.

Kafamı hafifçe eğerek kafamı toparlamaya çalışırken, boş odada duyulan adım sesleriyle gözlerimi kapattım ve birkaç saniye kendime gelmeye çalıştım.

Adım sesleri yaklaşırken derin bir nefes aldım ve kafamı kaldırdım. Alphan komutan iki askerle birlikte yanımıza ağır adımlarla yürüyordu.

Elinde her zamanki gibi sigarası vardı. Diğer elinde de bizim başımızın üstünde olan mavi bere vardı.

Yanımıza gelirken sigarasından son bir nefes çekti.
Ardından baş ve işaret parmağıyla sigarayı dudaklarının arasından çektikten sonra, dumanı üfleyerek izmariti ayağıyla ezdi.

Hareketlerini dikkatle incelerken bir anda kafasını kaldırmasıyla hızla gözlerimi ayaklarıma çevirdim ve tedirgin bir nefesi dudaklarımın arasından ciğerlerime yuvarladım.

Birkaç saniyelik sessizliğin ardından sesini duydum.

"Komando!"

Yüksek bir haykırış sesi hepimizin içine ilmek ilmek işlenirken, hazır ol pozisyonuna geçtik ve hep bir ağızdan bağırdık.

"Emret komutanım!"

Birkaç saniye sonra Alphan komutan tam önümüzde durdu. Omuzları her zamanki gibi dik, bakışları her zamanki gibi soğuk ve keskindi.

Hepimizi teker teker süzdü, ardından kaşları sinirle çatıldı.

"Ben size demedim mi, 200 metreyi kusursuz bir şekilde bugün halledeceksiniz diye?" Bugün timimizdeki hiç kimse 200 metrelik atışı yapamamıştı.

Elindeki mavi bereyi kaldırdı ve havada salladı. "Siz kendinizi bu berelere layık görebiliyor musunuz?" Her birimizi tek tek süzdü ve sinirle bağırdı.

BORDO | BXBWhere stories live. Discover now