On Yedi

50.4K 4K 1.7K
                                    



/2 Hafta Sonra/


"Al bakalım." Manolya'nın sesiyle hafifçe irkilerek kendime gelirken, yutkundum ve gözlerimi diktiğim camdan ayırdım.

Ardından hafifçe gülümseyerek kafamı kaldırdım ve Manolya'nın elinde tuttuğu sıcak kupayı ellerimin arasına aldım. 

Manolya yan tarafımdaki tekli koltukta yerini alırken, sessizlik içerisinde kupayı kaldırdım ve dudaklarıma götürdüm.

"Salep?" Burnuma gelen hoş tarçın kokusuyla derin bir nefes çekerken, şömineden gelen odun çıtırdamaları ruhumu dinlendirmeye yetiyordu.

"Hemde bol tarçınlı." Gülümsedi ve salepinden bir yudum aldı. "Sevdiğin gibi."

Ona hafifçe gülümsedim ve bende salepimden bir yudum aldım. Sevdiğim tat damaklarıma yayılırken, iç çekerek ortadaki masaya salepi koydum ve gözlerimi cama çevirdim.

İki haftadır Manolyanın evindeydim. Manolya benim küçüklükten beri en yakın arkadaşım ve teyzemin kızıydı. Küçüklüğümüzden beri beraber büyüdüğümüz için, en yakınım oydu.

O yüzden askeriyeden attığım ilk adımla, Manolyayı aramıştım ve müsait olup olmadığını sormuştum.

O da benim için her zaman müsait olduğunu söylediğinde, topladığım ufak valizimle birlikte ilk nefesi Tekirdağ'da almıştım.

Onun asıl izin verdiğine gelirsek, hiçbir şey dememişti. Gerçekten, hiçbir şey dememişti. Bir süre sessizlik içerisinde düşündükten sonra, kafasını sallayarak beni onaylamıştı.

Ancak temelli olarak eğitimimi bitirmeyeceğini söylemiş, Genel Kurmay Başkanlığıyla bu konuyu konuştuktan sonra bana haber vereceğini söylemişti.

Bende onaylamıştım ve sabah'ın ilk saatlerinde soluğu onun odasında almıştım. Beni gördüğüne açık bir şekilde şaşırırken, kendini toparlaması birkaç saniyesini almıştı.

Ardından birkaç aylığına dinlenebileceğimi, süreç bittiğinde ise eğitimime geri döneceğimi söyleyerek belgeleri bana vermişti. Bende bir çırpıda ona selam vermiş ve odadan ayrılmıştım.

Askeriyeden çıktığım gibi yaptığım ilk iş ise hastaneye gidip arkadaşlarımı ziyaret etmek olmuştu. İkişerli olarak timdekilere birer oda verilmişti.

Hepsini tek tek ziyaret edip nasıl olduklarını kontrol etmiştim. Üst bölgeleri tamamen sarılıydı ve gördüğüm üzere ağrıları çok oluyordu. Ancak serumlarla bunların üstesinden gelebildiklerini söylemişlerdi.

Ve benim iyi olduğuma sevindiklerini söylemişlerdi.

Melihle Kıraç ise aynı odada kalıyorlardı. Melih beni gördüğü anda ağlamaya başlamıştı. İlk defa onun ağladığını gördüğüm için, elim ayağıma dolaşmıştı. O ise beni çok merak ettiğini söylemiş ve bana sarılmıştı.

Onun bu haline bende ağlarken, Kıraç yan tarafımızdan homurdanarak bize hakaretler yağdırmıştı.

Ancak onu takmamıştık.

Hepsi genel anlamda sinirliydi.

Ancak benim gibi Alphan komutana fazla bir öfkeleri yoktu. Benim ona olan öfkem ise biraz daha kişiseldi.

Düşüncelerimle gözlerimi kapatırken, bu iki hafta içerisinde kabullendiğim gerçekle yutkundum.

Alphan komutandan hoşlanıyordum.

Bu yüzden yaptığı bu hareket beni hiç beklemediğim bir şekilde hazırlıksız bırakmış, kalbimin kırılmasına neden olmuştu. Kırgınlık artı öfke birleşincede bu duruma gelmiş, askeriyeden ayrılmıştım.

BORDO | BXBWhere stories live. Discover now