Dört

53.7K 3.8K 1.2K
                                    



Güneş doğar, dağları gölgeler bu renk,

Gümüş sularda yanar, altın bir çelenk,

Hasret dolu bir sıla, gönlümüzde cenk,

Süngüler parlasın ufkun üstünde.

Her Yaram Bir Çiçek Gibi.

Kanımla suladım bu yeri,

Yurduma bahar yaparım,

Göğsüme taktığım gülleri.

Şimşekler, bombalar bin ölüm takın,

Çelikten tanklarıyla gelse bir akın,

Bizden zafer bekleyen ülkeler yakın,

Yer ateş, gök ateş, şanlı piyade.

Her yaram bir çiçek gibi,

Kanımla suladım bu yeri,

Yurduma bahar yaparım,

Göğsüme taktığım gülleri.

Sırtımızdaki çantayla beraber koşmaya devam ederken, gülümsedim ve marşı söylemeye devam ettim. En çok sevdiğim zamanlardan biri de bu zamandı.

Marşı söyleyip koşuya çıkmak ve bütün dağları inletmek, insanın içine tarifi imkansız duyguların yeşermesine neden oluyordu.

Sırtımızdaki çantalar bu sefer o kadar ağır değildi. Çünkü bugün atış talimi vardı ve zaten bu bizim anamızı yeterince ağlatacaktı.

Yani Alphan komutan insafa falan gelmemişti.

Kafamı iki yana salladım ve güldüm. Bugünden sonra ona bakış açım biraz daha değişmişti. Artık neden böyle davrandığını anlayabiliyor, bizi böyle zor şartlar altında eğitmesine kızmıyordum.

Yani birazcık.

Son turu tamamladıktan sonra teker teker Alphan komutanın önünde dikildik. Elleri cebinde, dimdik bir vücutla karşımızdaydı. Her birimizi teker teker süzüyor, durum analizi yapıyordu.

"Evet, atış talimininiz şu dakikadan itibaren başlamıştır. Mola vermeden direkt olarak bir tur koşacaksınız ve hemen yan tarafınızda görmüş olduğunu toprak alana gideceksiniz. İki yüz metrelik hedefleri üç el ateş ederek vurmaya çalışacaksınız."

Derin bir nefes aldı. "Her atış sonunda hiç durmadan tekrar bir tur koşacaksınız ve yine üç el ateş edeceksiniz. Ta ki iki yüz metreyi kusursuz bir şekilde vurana kadar."

"Akşam üzeri yanınıza gelip sizi kontrol edeceğim. Gün sonunda eğitimini başarıyla tamamlayamayanları güzel bir ceza bekliyor."

"Ananı avradın-" sessiz bir şekilde arkamdan fısıldayan Melih'i Kıraç hızla dürttü.

Neyseki Alphan komutan bunu duymamıştı.

"Başlayın!"

Hızla yerimizden atılıp koşmaya başlarken, kafamı hafifçe çevirdim ve Alphan komutana baktım.

Cebindeki sigarasını çıkartmış, dudaklarının arasına götürüyordu. Gördüğüm manzarayla hemen önüme dönerken, yutkundum.

Ardından adımlarımı hızlandırdım ve birkaç kişinin önüne geçerek koşmaya devam ettim. Birkaç saniye sonra biri bana yetişirken, gözlerimi yanımda koşmaya başlayan kişiye çevirdim.

"Naber lan?" Gülerek sorduğum soruyla Emre'nin bakışları bana döndü. Ancak kaşları hafifçe çatıktı.

"Atlı mı kovalıyor lan? Niye bu kadar hızlı koşup yoruyorsun kendini?" Sorduğu soruyla kaşlarım havaya kalktı.

BORDO | BXBWhere stories live. Discover now