Otuz

36.2K 2.7K 1.7K
                                    




Gördüğüm yüzlerle birlikte yüzüm adeta aydınlanırken, bizimkilerin toplu bir şekilde bize doğru geldiğini gördüm.

Hepsinin elinde birer valiz ve çanta vardı.

Bir ay önce bıraktığım gibiydiler.

Ancak bir ay öncekine göre çok daha sağlıklı görünüyorlardı. O anlar tekrardan aklıma gelirken içimin ürpermesiyle hafifçe titredim.

Onlar bizim olduğumuz yere doğru yürümeye devam ederken, Melih'in kafası oynadığı telefonundan kalktı ve gözleri bizi buldu.

Beni görmesiyle birlikte yüzünde kocaman bir tebessüm oluşurken, telefonu cebine soktu. Ardından hepimizi şaşırtan bir hareket yaptı.

Elindeki bavulu ve çantayı yere fırlatırken, kollarını açarak ağır çekimde bana koşmaya başladı. "Alaaaazzzzz!"

Adımı uzatarak acıklı bir şekilde bağırdığında, güldüm ve bende kollarımı açarak ona koşmaya başladım.

Ancak aramızdaki tek fark benim ağır çekimde değil, hızla ona doğru koşmamdı.

Bu yüzden de birkaç saniye sonra bedenlerimiz şiddetle buluşurken, kollarımı Melih'in boynuna sardım.

Onunda kolları aynı hızla belime sarılırken, dengemizi sağlayamayarak yere devrildik. Melih altımda acı içerisinde inlerken, bana hiçbir şey olmamıştı.

Sırıtarak dudaklarımı alnına bastırdım ve onu daha sıkı sarıldım. Gerçekten arkadaşlarımı çok özlemiştim.

İkimiz salak gibi yerde birbirimize sarılmaya devam ederken, biri koltuk altlarımdan tutarak beni havaya kaldırdı.

Şaşkınlıktan dolayı gözlerim açılırken, duyumsadığım çiçekli parfüm kokusuyla rahatladım. Alphan beni tutmuş ve kaldırmıştı.

Aynı şekilde Kıraç'ta Melihi kaldırmıştı.

Alphan'a döndüm ve gülümsedim. "Teşekkür ederim."

Aldığım tek şey düz bakışlardı.

Kaşlarım bu görüntüyle havaya doğru kalkarken, derin bir nefes aldım ve fazla takmamaya çalışarak diğerlerine doğru döndüm.

Ardından hepsine teker teker sarıldım.

Sıra Emre'ye geldiğinde, gördüğüm görüntü beni şaşırttı.

Emre'yi ilk defa bu kadar canlı görüyordum ve bu beni ciddi anlamda şaşırtmıştı.

Benim ona sarılmak için hiçbir hamle yapmadığımı fark ettiğinde, derin bir nefes aldı ve gülümseyerek bana baktı. "Gel buraya."

Bende gülümsedim ve kollarımı sıkıca ona sardım. Bana aynı sıcaklıkla karşılık verdiğinde, bir nebze olsun rahatlamıştım.

O yaşadığımız olaylardan sonra kendimi suçluyordum ve Emre'nin bunu sorun etmemiş olması benim rahatlamama yol açıyordu.

Birkaç saniye daha birbirimize sıkı sıkı sarıldıktan sonra, derin bir nefes aldım ve ondan yavaşça ayrıldım. Ayrıldığımız gibi gözlerimiz buluşurken, gülen gözlerinin içine baktım.

"Sana bir şeyler olmuş."

Sessizce mırıldandığımda, bana anlam veremediğim bir ifadeyle baktı ve kafasını aşağıya eğerek hafifçe güldü.

"O kadar mı belli ediyorum?"

Sorduğu soruyla birlikte güldüm ve iç çektim.

Ardından onu cevapladım. "Hayır, seni çok iyi tanıyorum." O da hafifçe güldüğünde, duyduğum sesle birlikte bakışlarım oraya döndü.

BORDO | BXBWhere stories live. Discover now