Altı

53K 3.8K 3.5K
                                    



Ellerimi lavabonun kenarına yaslayarak hafifçe kafamı aşağıya eğdim. Midem bulanıyordu. Ki az önce kusmuştum da zaten.

Musluktan akan su sessizliği bozarken, elimin tersiyle ağzımı sildim ve gözlerimi sımsıkı kapattım. İçimde yükselen bir ateş vardı ve dakikalar geçtikçe artıyordu.

Ayrıca halsizliğim artmıştı ve kulaklarım uğuldamaya başlamıştı. Hiç iyi değildim.

Yediğim dayaktan sonra birkaç saat kendime gelemezken, soğuk betonda yaklaşık yarım saat yatmıştım.

Ardından zorlukla ayağa kalktıktan sonra ilk işim kendimi banyoya atmak olmuştu.

Duşlardan birine girdikten sonra, sıcaklığı sonuna kadar ayarlamıştım. Ancak bu iyi bir fikir değildi. Sıcak su morluklarımı daha da acıtmış, yakmıştı sanki.

Ayrıyetten mide bulantımı arttırmış, içimdeki ateşin daha da yükselmesine neden olmuştu.

Şimdi ise sadece belimdeki havluyla aynanın karşısında dikiliyor, biraz olsun kendime gelmeye çalışıyordum.

Gözlerimi yavaşça aynaya çevirdiğimde, harabeden bir farkımın olmadığını gördüm. Yüzüm ve dudaklarımın rengi solmuştu. Göz altlarım morarmıştı ve şişti.

Saçlarımdaki sular bedenime damlayıp yavaşça aşağıya doğru kayarken, ilk kez bedenime baktım. Göğüsüm, karnım, kollarımın bazı yerleri morluklarla doluydu.

Sırtımın ne halde olduğunu görmek bile istemiyordum şu an. Gerçi görmesemde olurdu. Acısı ne halde olduğunu hissettiriyordu.

Hâlâ akmaya devam eden suyun altına avucumu koydum ve su dolduktan sonra yüzüme çarptım. Soğuk su bile iyi hissettirmiyordu.

"Hassiktir ya." Ağzımdan bir mırıldanma dökülürken, bulanan midemle yüzümü buruşturdum. Zihnim iyicene allak bullak olmuştu.

Musluğu zorlukla kapatarak elimin tersini dudaklarıma bastırdım ve yavaşça yan tarafıma döndüm. Bu hem başımın dönmesini sağlamış, hemde bütün vücudumun sızlamasına neden olmuştu.

"Off."

Yavaş adımlarla büyük banyonun kapısına doğru yürümeye başladığımda, ayaklarımın altındaki yer gidip gelmeye başlamıştı.

"Ne oluyor amına koyayım?" Gözlerimi ovuşturdum ve kendime gelmeye çalıştım. Ancak görüntüm iyicene buğulanmıştı.

"Alaz?" Emre'nin dışarıdan gelen sesini duyarken, birkaç saniye sonra kapı açıldı ve Emre içeriye girdi. Gözler beni bulduğunda, şaşkınlıkla olduğu yerde kalakaldı.

Ardından hızla bana atıldı.

"Ne oldu sana böyle?" Endişeyle yanıma gelmeye başladığında, derin bir nefes aldım ve artık bana yük gibi gelen bedenimi yere doğru bıraktım.

Ancak Emre düşmeme izin vermemiş, hızla beni yakalamıştı. Kolunu belime sardı ve benim bir kolumu omuzuna attıktan sonra diğer eliyle yüzümü tuttu ve hafifçe sarstı.

"Alaz?!"

Cevap verecek gücü kendimde bulamadığımdan dolayı gözlerimi kapattım. Ancak bilincim hâlâ açıktı.

"Kıraç! Melih! Yardım edin! Alaz bayıldı!" Birkaç saniye sonra bir gürültü koparken, Emre'nin bedenimi taşımakta zorluk çektiğini anlayabiliyordum.

Ancak ciddi anlamda bedenimin kontrolünü kaybetmiştim. Başım fena dönüyordu.

"Noldu lan?" Kıraç bağırarak içeri girerken, birkaç saniye sonra bacaklarımdan tutuldum ve tamamen havaya kaldırıldım.

BORDO | BXBWhere stories live. Discover now