Yedi

51.8K 4K 3.3K
                                    





"Ayy!" Ağzımdan ufak bir inleme çıkarken hafifçe doğruldum ve sızlayan vücudumla yüzümü buruşturdum.

Yarım saat öncesine göre şu an biraz daha kendimi toparlamış hissediyordum.

"Ay ay ay ayyy." Nazlı nazlı mırıldanırken kafamı kaldırdım ve yarısından çoğunun bitmiş olduğu seruma baktım. Ardından derin bir nefes çektim içime.

İçim sıkılmıştı. Ayrıca acıkmıştım da.

Ben öylece seruma bakmaya devam ederken oluşan sessizlikle gözlerimi yan tarafımda bana düz bir ifadeyle bakan Alphan komutana çevirdim.

Hemen onun yanında da serumuma bakmaya gelmiş, bana tuhaf bir ifadeyle bakan hemşire vardı. İkisi yan yana durmuş sessizlikle beni izliyorlardı.

"Beyefendi iyi misiniz?" Hemşire endişeyle hafifçe üzerime eğilirken, Alphan komutanın onaylamaz bakışlarla kafasını iki yana salladığını gördüm.

"Benim oğlum sakattır." Sessizce kendi kendine mırıldandığında gözlerim hafifçe büyüdü. Hemşire onun olduğu tarafa kafasını çevirdi ve dudaklarını araladı.

"Anlamadım beyefendi?" Alphan komutan yine kafasını iki yana salladı.

"Diyorum ki şu serumu bir an önce bitirsek? Hızlandırsanız olmuyor mu?" Sinirleri gerilmişti galiba yine.

Hemşire derin bir nefes aldı ve seruma baktı. "Az kalmış zaten, on veya on beş dakikaya biter." Dediği şeyle derin bir nefes aldım.

Sonunda, çok sıkılmıştım.

Yaklaşık yirmi dakika sonra serum bitmişti ve hemşire gelerek kolumdaki serumu çıkartmıştı. Şimdi ise Alphan komutanın getirdiği hırkayı giymiş, ağır adımlarla yanında yürüyordum.

O da şaşırtıcı bir şekilde bana ayak uyduruyor, benimle beraber yürüyordu. Derin bir nefes alarak ellerimi hırkanın cebine soktum ve kaçamak bir şekilde ona baktım.

"Komutanım." O da ellerini pantolonun cebine sokmuştu. Yan bir şekilde bana baktı ve derin bir nefes aldı.

"Söyle."

"Teşekkür etmek istiyorum." Dediğim şeyle gözlerini devirdiğini görürken, içten içe sırıttım.

"Etme."

"Ama istiyorum." Tamam, kaşındığım söylenebilirdi ancak hazır yumuşamışken biraz damarına bassam bir şey olmazdı.

Alayla sırıttığını gördüm. "Sen bence sikilmek istiyorsun."

Tamam, olurmuş. Tedirgin bir şekilde gülümseyerek önüme döndüğümde, boğazını temizlediğini duydum ancak dönüp ona bakmadım.

Göt korkusu harbiden başa belaydı.

Birkaç dakika sonra hastaneden dışarı çıktığımızda, anında bedenimi esir alan soğukla duraksadım. Gecenin geç saatlerinde olduğumuz için hava daha çok soğumuştu sanki.

"Salak salak bekleme orada." Alphan komutan homurdanarak önümden geçip gittiğinde, arkasından yürümeye başlarken hafifçe yüzümü buruşturdum.

Bir kerede laf söylemese olmuyordu yani.

Hastanenin yan tarafındaki arabanın yanına ulaştığımızda, şöför koltuğunun yanındaki kapıyı açtım ve arabaya bindim.

Alphan komutanda hemen arkamdan binmiş, arabayı çalıştırmıştı. O yavaşça hastanenin park alanından çıkarken, kafamı cama yasladım ve iç çektim.

Birkaç saniye sonra da sesini duydum.

"İşkembe sever misin?" Duyduğum çorba adıyla yüzüm anında buruşurken, gözlerimi ona çevirdim ve kafamı onaylamazcasına salladım.

BORDO | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin