11, arda güler.

6K 106 11
                                    

⠀Antrenman sahasına vardığında etrafta kimsecikleri görememiştin

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Antrenman sahasına vardığında etrafta kimsecikleri görememiştin.

"Bitti mi yani?" diye söylendin kendi kendine. Koşturduğun için nefes nefese kalmıştın. Her akşam aynı saatte buraya Arda'yı izlemek için gelirdin fakat biraz gecikmiştin bu defa.

"Her şey senin yüzünden pis adam!"

Dinlenmek adına tribüne yöneldiğin sırada seni beklemeden hareket eden otobüs şoförüne sövüyordun. Somurttun. Oturduğunda çantanı açıp içeriden şişeyi çıkardın ve birkaç yudum su içtin. Kapağı sıkıştırıp şişeyi kenara bırakmak üzereyken birinin konuştuğunu işittin yan taraftan.

"İçebilir miyim?" demişti hoş bir tınıyla.

Kafanı sesin geldiği tarafa çevirdiğinde okul futbol takımının kaptanını görmeyi beklemiyordun.

Aşık olduğun kişiyi...

"Ha?"

Kaba cevabın sonrası başını eğip gülümsediği o muazzam sahneyi seyrettin. Ensesini kaşıyıp elindeki termosu ters çevirdi ve içinin boş olduğunu gösterdi. "Benimki bitti... Antrenmandan çıktım ve çok yorgun hissediyorum."

Hoşlandığın çocuk sana aynı şişeden su içmeyi teklif ediyordu resmen.

Yine dans perilerin gelmişti ama tuttun kendini. Şaşkın hâllerini koruyorken başını olumlu anlamda sallayıp kuruyan dudaklarını ıslattın.

"Tabii." diyebildin yalnızca.

Bunun üzerine Arda yanına yerleşip su şişesini aldı ve dikledi. Öylece onu izliyordun. Kapağı kapatıp şişeyi sana uzattığını fark etmemiştin dahi. Bu hâline gülüp arkasına yaslandı.

"Geciktin." demişti. "Her gün tribünde olurdun ama bugün seni göremedim."

Tepki veremiyordun gerçekten. Midendeki milyonlarca kelebek aynı anda kanat çırpmaya başlamıştı. Arda doğrudan suratına bakıyorken sen yokluğunu fark etmiş olmasının getirdiği mutluluğu yaşıyordun içten içe.

Tam cevap verecekken yanlışlıkla dilini ısırınca elini ağzına kapayıp öne doğru eğildin. Acıyla inlemiştin bu esnada. Sen o hâle gelince Arda da endişeyle yerinden kalkıp önünde diz çöktü.

"İyi misin?" diye sordu aşağıdan sana bakmaya çalışırken. Kafa salladın. Şu ufacık hareket nasıl bu kadar acıtabilirdi, aklın almıyordu. Doğrulurken sıratındaki tatsız ifadeyi silmeye çalışıp karşındakine baktın.

"Dilimi ısırdım." diye açıklama yaptığında gülüşü süslemişti manzaranı. Dayanamayıp sen de güldün. İlk konuşmanızın böyle olacağını söyleseler inanmazdın ancak hayat şaşırtmaya devam ediyordu işte.

"Y/N, değil mi?"

Gülmeyi kestiğinde sormuştu bunu. Adını biliyor olması o kadar hoş hissetirmişti ki gülümsemene mani olamadın.

"Evet." dedin. "Sen de takım kaptanımız Arda Güler."

"Memnun oldum." diye yanıtlarken tekrar yanına yerleşti çöktüğü yerden kalkıp. Tek elini uzatıp sıkmanı bekledi. Hiç oyalanmadın. Parmaklarınız birbirine temas ettiğinde artık iç organlarının birbirine girdiğinden neredeyse emindin. Böbreğin ve kalbin yer değiştirmiş bile olabilirdi.

"Ben de... Memnun oldum yani."

O akşam bir kez daha keyifle güldü. Güneş henüz batmamıştı lakin kaybolmaya çok yakındı. Orada bir süre daha sohbet ettiniz. Çocuk öyle tatlı, öyle güzeldi ki dudaklarından dökülen kelimelere odaklanmakta sıkıntı yaşıyordun. Anlamsız bakışlarını gören Arda'ysa sık sık tekrar ediyordu cümlelerini.

Az sonra alıştığınız Nisan yağmurlarından biri başlayınca üzerindeki cekete sarılıp fermuarı çektin. Arda'ya baktın. Üzerinde formadan başka şey yoktu.

"Üşüyeceksin."

Omuz silkti. Yanında getirdiği spor çantasını açıp kolej ceketini çıkardı ve sırtına geçirdi. Sonra aynı yerden bir de şemsiye alıp sana döndü. Sırıtıyordu.

"Seni evine bırakayım."

Kıkırdadın. Ayağa kalktığın esnada şemsiyeyi açıp biraz daha yanaşmıştı sana. Çantanı tek omzuna atıp döndüğünde vücutlarınız arasında neredeyse hiç mesafe kalmadığını gördün. Başını hafifçe kaldırıp Arda'nın yüzüne baktın.

"Biraz küçük bir şemsiyeymiş." diye mırıldandın ama hâlinden şikayetçi değildin tabii.

Bunun üzerine Arda tek eliyle seni omzundan yakalayıp ona biraz daha sokulmanı sağladı. "Bize yeter." demişti beklemeden.

Aynı şemsiyenin altında evine dek yürürken ikiniz de bunun bir "son" değil "başlangıç" olduğunu çok iyi biliyordunuz.

***

football players | one shots [OC]Where stories live. Discover now