20, barış alper yılmaz.

6K 139 56
                                    

⠀"Sufle istiyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


"Sufle istiyorum."

Kapıyı açtığında karşında çocukluk arkadaşını görmeyi beklemiyordun. Kamp için Antalya'ya gittiğini biliyordun çünkü. Orada çekilmiş fotoğraflarını bile görmüştün. Hatta yarın bir hazırlık maçı oynayacağını söylemişti sana. Kaşlarının çatılması bu sebeptendi.

"Barış?" dedin orada onu gördüğüne inanamadığın için. "Antalya'da değil miydin sen?"

"Sufleni özledim ve geri döndüm." diye açıklama yapıp davet beklemeden içeri adımladığında sen de kapıyı kapatarak peşinden gittin.

"Sorun olmayacak mı?"

"Akşama döneceğim." dedi doğrudan mutfağa yönelirken. Oraya geçtiğinde kalçasını tezgaha yaslayıp kollarını göğsünde bağladı ve kapıda kurduğu cümleyi tekrar etti. "Sufle istiyorum."

"Sana inanamıyorum... Sufle için mi geldin gerçekten?"

Aslında koca bir yalandı. Tüm gece gözünün önünden silüetin gitmemişti. Seni özlüyordu. Seni özlediği için gelmişti ama bunu söylemeye cesaret edemediği her seferde kapına sufle bahanesiyle dayanıyordu. Oysa özel bir tarifin bile yoktu. Neden ille de senin yaptığın sufle diye ısrar ettiğine anlam veremiyordun. Seni seviyordu. Hem de çok. Aynı şekilde sen de onu çok seviyordun.

Birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra başını ağır ağır salladı. "Evet, sufle için. Başka neden olabilir ki?"

Omuz silktin. "İnanılmazsın." dedin malzemeleri çıkarmak üzere hareketlenirken. Antalya'dan buraya kadar senin sufleni yemek için gelen tek insan olarak tarihe geçecekti muhtemelen. Üstelik yarınki maça da bir hayli yorgun çıkacağının işaretiydi bu. Malzemeleri tezgaha tek tek dizerken ona yandan kaçamak bir bakış attın ve seni izlediğini gördün. Ardından kendi kıyafetlerini süzdün. Altında evde giydiğin kısa bir şort ve üzerinde de Barış'tan çaldığın tişörtlerden biri vardı. Şortu saklıyordu o parça. Geniş seviyordun. Barış'ın seni neden öyle dikkatli izlediğine de anlam verebilmiştin nihayet. Tişörtünü tanımaya çalışıyordu...

Suçlu psikolojisiyle ona kare bir gülüş sundun.

"Ödünç aldım, bakma öyle."

Sen konuştuğunda gülümsediğini gördün arkadaşının. Dakikalardır onun tişörtünü giydiğin için içten içe mutluluk duyduğunu saklamaya çalışıyordu. Başarılı da olmuş sayılırdı. "Ona bakmıyordum." demişti tebessümünü silmeden. "Sana yakışıyorlar."

"Biliyorum." diye karşılık verdin hemen. Olduğun yerde kendi etrafında dönmek istedin ama son anda dengeni kaybettiğinde Barış sayesinde başarabilmiştin ayakta kalmayı. Hızlı bir refleksle seni belinden yakaladığında gözlerin kapanmıştı. Onları araladığındaysa yüzleriniz arasında neredeyse hiç mesafe yoktu artık.

"Sakarsın." dedi seni serbest bırakmadan. "Kıracaksın yine bir yerlerini."

Sürekli yara bantları veya sargılarla gezindiğin için kendince uğraşıyordu işte seninle. Dudak büzdün. "Sen varsın." demiştin o pozisyonda. "Tutuyorsun işte."

football players | one shots [OC]Where stories live. Discover now