12, joão félix.

6.4K 111 7
                                    

⠀Elinde tuttuğu formayı sinirle duvara çarptı Felix

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Elinde tuttuğu formayı sinirle duvara çarptı Felix. İrkildin. Bir kez daha maçı yedek kulübesinden izlemek durumunda kalmıştı ve bu sebepten hocaya fena öfkeliydi. Forma şansı bulamamak onu çileden çıkarıyordu resmen, farkındaydın ancak sevgilin için hiçbir şey yapamıyordun.

"Sakinleş." dedin fakat sana sertçe bakınca dudaklarına görünmez bir mühür vurmakla yetinmiştin. Biraz agresif bir karaktere sahip olduğunu biliyordun, sinirliyken yanına yaklaşılmıyordu gerçekten.

Sırtını duvara yasladın ve kollarını da göğsünde çarprazlayarak onu izlemeye koyuldun.

Bir süre mekik dokumuştu odanın sağ ve sol köşesi arasında. Yer yer zaten karışık olan saçlarını biraz daha dağıtarak öfkesini dindirmeye çalışıyordu. Bi' ara zemindeki boş karton kutulara da bulaşmıştı hatta. Azıcık sakinleştiğindeyse geçip soyunma odasının ortasında duran banka yerleşti. Dirseklerini dizlerine yasladı ve başını da kolları arasında sabitleyip kaldı öylece.

Sıkıntılı bir nefes verip ona doğru yürüdün. Yanına ulaştığında yine ürkerek parmaklarını saçlarına yönlendirdin. Neyse ki ani bir çıkış sergilemedi sana karşı. Tepkisiz kalışından cesaret alarak yanına oturdun ve saçlarını okşamaya devam ettin.

"Kötü bir oyuncu muyum?" diye sordu uzun müddet sonra. O öfkeli çocuk gitmişti sanki; ses tonu öyle yorgun geliyordu ki bu defa çenesini kavrayıp başını kaldırmasını sağladın. Yine de göz teması sağlayamamıştınız.

"Asla." dedin net bir şekilde. "Sakın öyle düşünme."

Oturduğun yerde ona biraz daha yanaşıp tek elini yakaladın. "Bana bak, Felix."

Sen öyle söyleyince ancak buluştu bakışlarınız. Gerçekten stresli görünüyordu. Bu sıkıntılı sürecin onu mental olarak düşürdüğünün de bilincindeydin. Maça çıkamadığı her hafta form ve moral durumunun gerilediğini kendi gözlerinle görüyordun.

"Yapma böyle... Yakında her şey istediğin gibi olacak."

Boştaki elini kaldırıp yanağına koydun ve usulca okşadın. "Bana güven, tamam mı?"

Gözlerini kapattı o pozisyonda. Çabuk parlıyor olsa da kendine gelmesi uzun sürmüyordu neyse ki. Öfkesi dinmiş sayılırdı artık. Gözlerini aralayıp senden özür dilediğinde anlamıştın bunu.

"Seviyorum seni..." demişti sessizce. "Sinirliyken saçmalıyorum. Kafana takma, olur mu?"

Omuz silkip yanağındaki elini kaldırmadan ona doğru uzandın. Yalnızca bir iki saniye sonra dolgun dudaklarına kapanmıştın. Sevgilinden uzun bir öpücük koparıp geri çekildiğindeyse dilini kendi dudaklarında gezdirip konuştun.

"Kafama taktığım tek şey sensin."

Gülümsemeye çalıştı.

"Ne kadar iyi geldiğini bir bilsen..." diye mırıldandı ancak cümlesinin devamını getirmek yerine belini kavrayıp seni dizine çekmeyi seçmişti. Ayak uydurdun ona. Çıplak omuzlarına tutunup kucağına yerleştiğinde atkı gibi kullandığı formayı ensesinden çekip aldın. Onu kenara bırakıp parmaklarını bir kez daha sevgilinin çıplak gövdesine değdirdin.

"Maça çıkmaman iyi olmuştur belki de." dedin oralarda geziniyorken. "Yorulmadın."

Enerjini başka şekillerde harcayalım, demek istiyordun.

Erkek arkadaşına doğru şekilde ulaşmıştı mesaj. Dudakları çeneni bulup aşağı inmeye başladığında başını geriye atarak ona yardımcı oldun.

Dudaklarını öyle iyi kullanıyordu ki kendinden geçmene yetiyordu bu.

Senin formanı da eteklerinden yakalayıp kaldırdı fakat üzerinden çıkarmadı. Kumaşı katlayıp göğüslerinin hemen üstünde sabitlediğinde bacak arandaki sızıyı hissedebiliyordun. Bakışları dahi alev almana yetebilecek seviyedeydi. Ona sürtünmeye çoktan başlamıştın zaten.

Bu oğlan seni mahvediyordu...

Göğüslerinle özel olarak ilgilenmeyi kendine görev edinmişti ayrıca. İnledin. Sen inleyince bir ısırık daha bıraktı sütyenin açıkta bıraktığı tenine. Sinirlerini bozan her şeyi unutturuyordun ona. Sevişirken yalnızca siz vardınız. İlk öfke anında sana da çıkışsa bile ilerleyen süreçte onu sakinleştirebilen tek güç olarak göze çarpıyordun.

Orada ileri gidemeyeceğinizi ikiniz de bildiğinizden bir süre sonra uzaklaştınız. Soyunma odası bu yakınlaşma için doğru yer değildi, zira her an basılabilirdiniz.

Toparlandığın sırada koyu gözleriyle seni süzüyordu sevgilin. Dudak yaladın.

"Bu kadar yakışıklı olmak zorunda mıydın?" diye söylendin dizinden kalkarken. Ayaklandığında uzaklaşmak yerine eğildin ve Felix'in suratını kavrayıp dudaklarından son bir öpücük aldın. Hemen ardından aynı öpücüğü bu kez saçlarının arasına bırakıvermiştin.

"Kalk. İşimiz var seninle."

***

football players | one shots [OC]Where stories live. Discover now