Ayna

370 27 12
                                    

(İyi okumalar.)

"Neyin var senin?"

Omzu ile hafifçe omzuma vurarak konuşan Felix'e karşın dudaklarımı büzdüm. Moralim çökük durumdaydı. Buna neden bu kadar üzüldüğümü de bilmiyordum ama-

Üzülmüştüm işte. Heyecanım kursağımda kalmıştı bu yüzden de kendimi çok aksi ve mutsuz hissediyordum şuan. Somurtmamdanda belli oluyordu bu.

"Bir şey yok."

"İyi yalan söyle de inanayım bari be oğlum. Neyin var anlatsana."

"Yeonjunlar nerde? Sabah sınıftan çıktıklarından beri hiç görmedim onları." Konuyu saptırmak için konuştuğumda hemen odak noktası oraya kaymıştı.

"Harbi...Kavga etmiş olabilirler mi?"

"Niye kavga etsinler?"

"Soobin biraz sinirli gibiydi."

"Neye kızdı ki o?"

"Sanırım..." Diyerek sesli bir nefes aldı. "Yeonjun'u benden kıskandı." Cümlesinin sonuna doğru gülümsemeye başladığında başımı iki yana sallamıştım. Yaptıkları şey başından beri planlıydı. O garip bakışma ve konuşmaların hepsi onu kıskandırmak içindi.

Şimdi anlıyordum...

"Neden böyle bir şeye kalkıştınız ki? Ne gerek vardı?"

Ne bahsettiğimi anladığında ise ağzını şapırdattı. "Sadece...Yeonjun bir şeyden emin olmak istiyor."

"Ah..." Diyerek başımı eğdim. "Demek o yüzdendi."

Başını sallarken onayladığında,başımı cama çevirdiğimde dışarıyı süzdüm. Yoğun bir hali vardı çünkü gök yüzü gri bulutlarla kaplıydı.

Yağmurun merhaba demesi an meselesiydi.

Havanın bu kasfetli hali uykumu getirirken gözlerimi yavaşça yumdum. Son dersimizdi ve benim aklımda soyut olarak var olan tek şey ise...uykuydu.

"Taehyung." Hocanın adımı söylemesiyle o tarafa baktım. "Dersi dinle lütfen."

"Bu adamın kibarlığı öldürücek beni."  Felix anlını eline yaslarken söylediğinde hoca tahtaya yazdığı soruyu bitirip bize döndü.

"Evet..." Diye başladı cümlesine "Çözmek isteyen var mı?" Gözlerini sınıfta gezdirirken bende dahil bir kaç kişi elini kaldırdığında, hocanın gözleri yanımda şekilden şekle girmiş çocuğa kaydı. "Felix?"

"Hocam." Felix boğazını temizleyip gözlerini hoca hariç her yerde dolaştırmaya başladı.

"Çözmek ister misin?" Ah...bunun bir soru cümlesi olmadığını biliyorduk. Hocalar hiç bir zaman rica da bulunmazdı. Ve ya 'ister misin?' gibi bir cümleyi kibarlık anlamında kullanmazlardı.

"Tabi-" gömüldüğü yerden doğrulup ayağa kalktığında hafifçe kalk der gibi koluma dokundu. Onda önce ben yerimden kalktığımda gülüşümü gizlemeye çalıştım. Açılan yerle beraber geçip tahtaya doğru ilerledi. Bay Seungi bağdaştırdığı kollarını açıp elindeki kalemi ona uzattığında Felix hafifçe başını eğip elindeki kalemi aldı. Burnunu çektiğinde soruya bakmaya başladı. "Evet." boğazını temizlediğinde elimi ağzıma siper edip kapatmaya çalıştım.

Gülme Taehyung gülme-

"Var mı bir fikrin?"

"Yani...Var gibi-"

"Nedir? Bizimle de paylaş lütfen."

"Emin değilim hocam."

"Olsun, sen söyle ilerleriz ordan belki."

Blood Rose/TaekookOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz