Tatlı Surat

362 28 7
                                    

"Hyung, bunu düzeltebilecek bir tanıdığın var mı?" Taehyung umutla karşısındaki adama bakarken olumlu bir yanıt vermesini bekliyordu yanlızca. Sabah kalkar kalkmaz ilk onu aramıştı ve işinden alıkoyduğu içinde kendisini biraz kötü hissediyordu açıkçası.

"Var, varda nasıl kırmayı başardın bunu?" Yoongi baktığı mermerden gözlerini çekip ona çevirdiğinde Taehyung yanlızca omuzlarını silkmişti.

"Ben kırmadım." Diye de cevaplamıştı. "Kendisi oldu."

"Bir mermer kendi kendiliğinden bu şekilde kırılmaz Taehyung. Resmen mermerin üzerinde yarım dairenin biraz daha şekilsiz hali var."

"Hyung ben kırmadım, gerçekten. Hem...ben nasıl kırabilirim ki onu?"

Yoongi bu açıklaması üzerine ikna olduğunda nasıl olduğuna dair bir fikri vardı ama onu korkutmak istemediği için, "Neyse. Benim bir tanıdığım var. Bugün içerisinde gelip yapar bunu." diyip konuyu kapadığında Taehyung'un yüzünü bir gülümseme aldı.

"Teşekkür ederim hyung."

"Sende dersine git." Camı kapatıp perdeyi çektiğinde ona döndü.

"Bugün dersim yok." Yoongi ona şüphe içerisinde baktığında gözlerini devirdi. "Ya yok dersim. Getiriyim programa bak istersen."

"Tamam getir."

Taehyung gözlerini devirirken güldüğünde yatağının üstündeki telefonunu alıp ders programını açtı. "Bak." Dedi telefonunu ona inanmayan hyunguna uzatırken. "Bugün çarşamba ve tüm günüm boş."

Yoongi çattığı kaşları ile ciddi bir ifade takınırken titizlikle ona uzatılan programa baktı. Tatmin olduğunda ise yüz ifadesini yumuşatıp telefonu ona uzattı. "İyi." Ellerini ceplerine yerleştirirken bir şey diyeceği belliydi. "Madem günün boş, gelip restorana yardım edebilirsin bence." Yoongi kaldırdığı tek kaşıyla ona bakarken Taehyung gözlerini şaşkınlıkla sonuna kadar açtı.

"Ciddi olamassın..." Karşısındaki adamın ciddiği olduğu belli olurken inanmakta güçlük çekti. "Hyung sen beni oraya bir şeyleri kırarım diye sokmuyosun ki."

"Bir şeyleri kırıyorsun çünkü Taehyung."

"E o zaman ölecek miyim ben-" Genç çocuk daha sözünü tamamlayamadan Yoongi onun kafasına bi tane tokat attığında acıyla inledi.

"Saçma sapan konuşma. İş dünyasına atılman gerekiyor."

"Hyung ben tıp okuyorum. Restoranda mı atılıcam iş hayatına?"

"Sen benim işimi mi küçümsüyorsun?" Gözlerini kısarak ona yaklaşmaya başladığında Taehyung eş zamanlı olarak geri gitmeye başladı ve adımlarını kapıya yönlendirdi.

"Y-yok niye küçümseyeyim ki? Sadece ilgi alanım de-"

Yoongi ayağındaki terliği çıkarıp ona fırlattığında Taehyung'un son anda kurtulmasıyla daha da sinirlendi. "Seni küçük velet!" derken öbür ayağındaki terliğide ona fırlatıp arkasından koşmaya başladığında Taehyung telaşla merdivenlerden koşarak inmeye başladı.

"Hyung öyle bir niyetim yoktu- Ah!" Kafasına nerden geldiğini anlamadığı 3. terlikle acıyla başını ovuşturdu. "3. terlik nerden çıktı ya!?" mutfağa girecekken son anda vaz geçtiğinde evin dış kapısına doğru yöneldi. Arkasından ona küfürler savurarak gelen Yoongiyle daha da paniğe kapılırken hızla kapıyı açıp kendini dışarıya attı.

Telaşla dışarıya fırlayan gençle karşıdaki iki evin arasında onun dışarı çıkmasını bekleyen Jungkook'un kaşları çatılırken sırtını yasladığı duvardan ayırdı. Yarım saat önce buraya gelmişti ve eve giren çıkan kimseyi görmemişti.

Blood Rose/TaekookWhere stories live. Discover now