İtiraf

217 19 6
                                    

Elimde taslak bitti 😐

Naneyi yedik.

Bölüm geç geldiği için üzgünüm... Sınavlardan dolayı atamıyorum....

Uyuyamıyordum.

Hava çoktan kararmıştı ve benim gözüme bir gram uyku bile girmiyordu. Karnım açtı ama yemek yiyesim yoktu. Yaklaşık 3 gündür yemek yememiştim ve midemdeki o tuhaf his, kusma isteğimi uyandırıyordu. Seokjin Hyung bir kaç saat önce bana çorba getirip zorla içirtmeye çalışmıştı, reddetmiştim. Çok uğraşmıştı ama yemeyeceğimi söyleyip durunca tepsiyi yanımdaki komidine koyup en azından bir kaç kaşık yemem gerektiğini söyleyip tekrardan aşağıya inmişti.

Aşağıdan sesler gelip duruyordu. Bu kadar saat hararetli bir şekilde ne konuştuklarını bilmiyordum. Ara sıra Yoongi Hyung'un yükselen sesi kulaklarıma geliyordu ve neye bu kadar kızdığını çözmeye çalışmak bile istemiyordum.

Bir süre sonra sesler aniden kesildiğinde yukarıya çıkan adım sesleri işitmiştim. Yatak başlığına yaslanmış bir şekilde camdan gözüken ayı izleyip dururken kapım bir kaç kere tıklatıldı.

"Girebilir miyim?"

Nazik bir sesle sorulan soruya cevap vermediğimde, bir süre orada öylece beklemiş ve ben tam gittiğini düşünürken hafifçe kapıyı aralayıp başını içeri uzatmıştı.

"Hey..." Demişti içeri girmeden. "Biraz konuşmak ister misin?"

Yine cevap vermemiştim.

Kapı kolunun gıcırtısı odayı doldururken içeri girdiğinde iç çekerek yanıma geldi. Yatağın benden en uzak köşesine oturduğunda yüzümde hiç bir mimik yoktu. Aşağıda geçirdiğim ufak çaplı sinir krizinden sonra tüm duygularım çekilmiş gibi hissediyordum.

Yüzümde bir ifade olmasada içimde binbir türlü duygu vardı. En baskın olanı ise;

"Tam bir hayal kırıklığı."

Soğuk sesimle kurduğum ilk cümle ile yere bakan gözlerini hızla yüzüme çıkarttığında yerinde biraz kıpırdandı.

"Böyle düşünme Taehyung. Empati kurabilecek kadar iyi bakış açışına sahip bir çocuksun."

Başımı ağırca iki yana salladığımda kurumuş dudaklarımı nemlendirdim. Gözüm hâlâ aydaydı ve ara sıra sokağı tarayıp duruyordum,

acaba o geliyor mu diye.

Tam bir aptaldım.

"Katletmenin hiç bir empatisi yok Jimin." Dediğimde gergince alt dudağını dişleri arasına aldı. "Ona bir şey yapmasını elbette bekliyordum. Bu beni de mutlu ederdi zaten. Bağırmasını, üstüne yürümesini, yumruk atmasını, bayıltana kadar dövmesini bekliyordum ondan." Sesli bir nefes aldım. "Katletmesini değil."

Bu normal bir öldürme değildi. Onu parçalayarak, vahşi bir hayvan gibi öldürmüştü. Beni üzüp şaşırtan da buydu. Hazmetmem kolay olmuyordu.

"Jungkook'un insan olmadığını biliyorsun."

"Biliyorum."

Diyerek onayladım onu.

"O zaman normal bir insan gibi bir tepki vermeyeceğini de bilmen gerekir." Sessiz kaldığımda  biraz kayarak bana yaklaştı. "Bak," diyerek sesli bir iç  çekti. "Ne hissettiğini anlıyorum, böyle bir şeyi garipsiyorsun. Sizin dünyanızda bu ne kadar kötü bir şey olarak gözükse de, vampirlerde çok normal ve doğal olan bir şey. Yapı olarak saldırgan bir yapıya sahibiz ve... Nasıl açıklasam," Başını başka bir tarafa çevirdiğinde çenesini kaşıdı. "Bu... Kontrol edilmesi zor bir durum." Eliyle rast gele havada daireler çizerek açıklamaya çalıştığında camda olan gözlerimi çekip ona çevirdim.

Blood Rose/TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin