Bilmek Mi İstiyorsun?

229 24 5
                                    

Nasılsınız? Ben Jimin'in performansından sonra kendimden geçtim sanırım. Acayip güzeldi. Öyle böyle değil.

(⁠ノ⁠`⁠⌒⁠´⁠)⁠ノ⁠┫⁠:⁠・⁠┻⁠┻

Neyse ಠ⁠∀⁠ಠ

Yeni bölüm bekleyenler için söylüyorum 30 u geçmediği sürece bölümleri atmıyorum ಠ⁠ᴥ⁠ಠ

İyi okumalar. Kısa ama etkili bir bölüm bence(⁠⌐⁠■⁠-⁠■⁠)

Bazen her şeyden uzaklaşmak isteriz. Tüm bu yaşadığımız yoğun tempodan, sıkıcılıktan, gereksiz insanlardan, robot gibi her gün tekrarlanan hareketlerden, baş ağrısından, acıdan, piskolojik çöküntüden ve benzeri her şeyden kurtulmak isteriz. Hakkımızdır böyle bir şey istemek. İnsanın bazen bilgisayarı sıfırlamak gibi beyninide sıfırlaması gerekir. Ama sadece isteriz böyle şeyleri, asla gerçekleşmezdi.

Aralanan gözlerinin açısına giren beyaz tavanla  bulanık görüş alanını netleştirmek için bir kaç kez gözlerini kırpıştırırken daha net görebilmesiyle etrafına bakındı. Gördüğü kendi eşyalarıyla kaşları çatılırken yavaşça yatağında doğruldu. Üstündeki beyaz örtünün ucundan tutup kenara çektiğinde ayaklarını yatağından aşağıya sarkıttı. Kafasını kaşıyıp sersemce etrafına bakındığında esnemek için açılan ağzının önüne elini siper edip odasının kapısına yöneldi. Merdiven korkuluklarına tutunup aşağıya inmeye başladığında çatık kaşları ve kısık gözleriyle etrafına bakındı.

Kendi evindeydi.

Yaşadığı her şey rüya olamazdı herhalde değil mi?

Kendi evinin olduğuna kendisine inandırdığında etrafta biri var mı diye bakınırken tam solunda bulunan kapıdan gelen seslerle oraya kulak kesildi. Anahtarı deliğe sokmaya çalışan birinin ufak çaplı söylentileriyle beraber adımlarını kapıya yönlendirdiğinde elini kapının koluna koyup yavaşça araladı. Gördüğü yüzle kaşları daha da çatılırken yaşadığı aydınlanmaya sevinsin mi yoksa üzülsün mü bilememişti.

Pekâlâ.

Yaşadığı hiç bir şey rüya değildi çünkü Jungkook tam karşısında duruyordu.

Ve bir sorun daha vardı ki kendi evinde ne işi vardı?

O mu getirmişti?

"Ah, uyanmışsın?" Jungkook'un elindeki poşetlerde gözlerini gezdirdiğinde onun yüzüne çıkardı bakışlarını. Ardına kadar açtığı kapının yanında ona bakarken Jungkook tekrardan konuşma ihtiyacı hissetmişti.

"Markete gitmiştim. Kahvaltı hazırlayacaktım ama malzeme yoktu."

Hâlâ ona çatık kaşlarıyla bakan genç yüzünden alt dudağını dişlerinin arasına alıp onun bakışları altında yavaşça yanından geçtiğinde mutfağa yöneldi. Taehyung bir kaç saniye bekleyip gözleri bir sağa bir sola hareket ederken kapıyı kapatmış ve düz bir yüz ifadesiyle mutfağa gitmişti. Poşetlerin içindeki malzemeleri tek tek tezgaha dizen Jungkook kapının önüne gelen bedenle ona bir bakış atmış yanağının içini dişlemişti.

Tamam.

Boynuna atlamasını beklemiyordu. Ama bu kadar soğuk davranması da gerilmesini sağlıyordu. Yüzünde hiç bir mimik yokken duygusuzca ona bakılması onu huzursuz ediyordu.

Böyle olmasını istememişti.

Taehyung onun bu hareketlerini anlamlandırmaya çalışırken her şeyi kafasında toparlamaya çabaladı. Jungkook'un evine gitmişlerdi. Tanımadıkları- pardon tanımadığı bir adam salonun ortasında gevşek bir şekilde viski içiyordu. Sonra o herif kendisine orospu muammelesi yapmıştı ve Jungkook'un sabrını sonuna kadar sınayıp üstüne atlamasını sağlamıştı. Sayamayacağı kadar çok yumruk yemişti. Jungkook'un daha önce hiç karşılaşmadığı öfkesine tanık olmuştu ve o... O kırmızı gözleri görmüştü. Bunun şaşkınlığını ve korkusunu üstünden atamadan da bayılmıştı.

Blood Rose/TaekookTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang