Giden Elektrikler

378 32 7
                                    

Diğer bölümlerde keşke ilk bölüm kadar okunsa...oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın✨

Ben şaşkınca içeri adeta kapıyı kıracakmış gibi giren adama bakarken o sonuna kadar çattığı kaşlarıyla içeriyi hızlıca süzmüş, bakışları beni bulduğunda da gözlerini yumup rahat bir nefes vermişti. Göğsü hızla inip kalkıyordu.

Koşmuş muydu?

"Bay Park? Burada ne işiniz var?" Ben hâlâ oturdu- düştüğüm, yerde dururken bedenimi süzmüştü.

"Yerde ne işin var?" Sert tavrına karşın tekrar şaşırmıştım. Derste her cümlesinde gülümseyen adamdan şuan eser yoktu.

"Ben..." Diyip başımı eğdiğimde konumuma baktım. "Düştüm."

"Düştün mü?" Çatık kaşlarının yanına kıstığı gözleri de eklendiğinde tekrardan etrafı süzdü. Fazla gergindi.

"Ayağım kaydı yani o yüzden."

Düşünceli halde arkamda bir yere baktığında başımı çevirip baktığı yere bakmıştım. Bir şey yoktu.

Ya da ben öyle zannediyordum...

Dönüp ona baktığımda zaten bana bakıyo olduğunu görüp bakışlarımı kaçırdım. Sebepsiz baskı altında hissediyordum şuan.

Elini uzattığında kavrayıp beni kaldırmasına izin verdim. Kaşları hâlâ düzelmemişti ve gergin yüzüde bunun yanında destekleyici unsur olarak kendini belli ediyordu. Kalkmamla beraber elimi bıraktığında üstümü silkeledim. Az önce yaşadığım şeyin etkisi biraz daha geçmiş gibiydi. Yanımda birinin olması kendimi güvende hissetmemi sağlamıştı sanırım.

Bilmiyordum.

Şuan hiç bir şey bilmiyordum.

Bay Park'ın burda ne işinin olduğu gibi.

"Siz neden gelmiştiniz?"

Diyorum size. Meraklı bir insanım ben.

"Arkadaşın." Yere bakarken beklemeden cümlesine başladı. "Tuvalete gittiğini ve 20 dakikadır da gelmediğini söyledi." Bakışları beni buldu. "Sana bakmamı rica etti. Öğrencilere bilgi vermek için sınıfları gezerken koridorda denk geldik. Sana bakmaya geliyodu sanırım."

Başımı salladığımda dişlerimi alt dudağıma geçirdim.

"İyisin değil mi?" Eski ifadesine döndüğünde, o sinirli ve gergin hali gitmiş gibiydi, başımı olumlu anlamda salladım.

"İyiyim."

"Başına bir şey gelseydi Namjoon ilk beni sonra onu öldürürdü zaten."

Çok ama çok kısık sesle söylendiğinde ne dediğini anlamlandıramayarak kaşlarımı çattım.

"Efendim?"

"Yok bir şey. Gidelim hadi." Telefonumu koyduğum yerden alıp bana uzattığında bekletmeden elinden aldım. Kapıyı açıp geçmemi beklediğinde dudaklarımı birbirine bastırmış ve önünden geçerek dışarı çıkmıştım. İçeriye son bir bakış atıp kapıyı kapadığında adımlarımız sınıfıma doğru ilerledi. Benden önce ilerlemesini garipsemiştim. Sonuçta bir kere görmüştü sınıfımın yerini. Yinede fazla sorgulamayıp hafızası iyidir diye geçiştirdiğimde kendimizi sınıfımın önünde bulduk.

3 katı...gerçekten hızlı çıkmıştık.

Sınıfın kapısını açtığım gibi üstüme atlayan Felixle duvara tutunmak zorunda kalmıştım.

"Tanrım! İyisin Taehyung! Bu elektrik olayının seni kaçırmak için bir plan olduğunu, toplumdan uzak bir yere gittiğin gibi de seni bir çuvala tıkıp arabanın bagajına koyduklarını sandım!"

Blood Rose/TaekookWhere stories live. Discover now