6- Nikah

22.7K 1.1K 190
                                    

Herkes koltuklarda heyecanlı heyecanlı bekliyor bir an önce imam nikahımızın kıyılmasını istiyorlardı.

"İmam geldi?" Dedi annem bozuk Türkçesiyle içeriye girerken. Babam ona bakıp kafasını salladı.

"Ma tu kor nehatî." Dedi. Her şeye ters cevap verirdi. Küçüklükten beri bana ettiği işkencelere alışmıştım. Ama bu cümleleri anneme demesi beni üzüyordu.

(Kör müsün? Gelmedi.)

Annem beni ne kadar sevmesede beni o doğurmuştu. Onun belki 'delikanlı oğlu' olamamıştım ama onu seviyordum.

İçimden Allah'a kötü bir hayat olmaması için, orada da bana eziyet etmesinler diye dua ediyordum.

Bunları düşünürken içeriye imam girdi.

"Selamun Aleyküm," diyerek girdiği için tek tek ağızlardan selamı alındı.

Korkuyor, endişeleniyor, stresten ellerim terliyordu. Stresle beraber karnımda ağrıyordu -ki- son günlerde hep karnım ağrıyordu.

İmam yanımıza gelmiş, anne ve babamızın ismini kağıda yazarken, diğer yandanda Ayet ve hadisler okuyordu. Yere bakıyordum. Emindim ki herkes bana bakıyordu. Hem alaycı bir şekilde hem de küçümser.

"Ma te ev zilam qebûl kir?" Dediğinde imama baktım. Bana sorduğunu anlayıp cevap verdim.

(Bu adamı kabul ettin mi?)

"Ez razî me" diyip sustum.

(Kabul ediyorum.)

İmam iki defa daha aynı soruyu sordu, ikisinede aynı cevabı verip sustum. Benim konuşma hakkım buydu.

İmam aynı soruları Azad Ağaya da sormuş, o da benim gibi cevaplamıştı.

İmam işini bitirip bir kenara otururken, ben de ablamın yanına geçip oturdum. Karnım çok fena ağrıyordu.

Karnım demek yanlış olurdu belki de. Daha çok özel bölgem ağrıyordu. Sanki adet olmuşum gibiydi ama hayır olmamıştım. Daha çok vardı günüme.

Herkes kakara-kikiri gülüşüp muhabbet ederken ben sadece insanlara bakıyordum.

"Ablam iyi misin?" Dedi ablam. Ablama döndüm. Başımı yavaşça salladım. İyi miydim?

Biraz daha oturup, herkes kalktı. Şimdi ben ne yapacaktım? Onlarla mı gidecektim? Yoksa duracak mıydım burada?

"Abla" dedim ablamın kulağına eğilerek.

"Efendim?" Dedi Meryem.

"Ben de gidiyor muyum?" Dediğinde gülmemek için zor durduğunu anlamıştım.

"Hayır tabii ki de. Daha düğün yapacağız." Dedi gülerek.

Tabii ya unutmuştum. Nasıl düğün yapacağımızı bilmediğim için unutmuştum ve imam nikahından sonra hemen gideceğimi düşünmüştüm.

Günler, haftalar, aylar hatta belki de yıllar sonra gülmüştüm. Ama bu gülüş kahkaha değil, kendi şapşallığıma gülüşümdü.

Annem ve babam herkesi uğurlarken biz de ablamla oturmus konuşuyorduk.

"Dinlemedin değil mi?" Dediğinde kaşlarımı anlamadığım için çattım.

"Neyi?" Dedim.

"Hiçbir şeyi bebeğim. Hâlinden anlaşılıyor ki. Düğünün ne zaman olacağını biliyor musun?" Dediğinde başımı hayır anlamında salladım.

"2 gün sonra düğünün var." Dediğinde başımı anlarmış gibi salladım. Derin nefes alıp iç çektim. Hâlimin ne olacağını bi' Allah bilirdi.

"Yalnız bir şey diyeyim mi?" Dediğinde ablama dönüp ona baktım.

"Sana çok yakışıyor." Dediğinde utançla koluna vurdum. Bu hâlime gülüp kolunu ovdu.

"Bebecikleriniz olur boy boy." Dediğinde ağzını kapattım.

"Sus abla ne diyorsun" dediğimde daha da çok gülüyordu.

"Onun gibi kara kaşlı kara gözlü çatık gözlü çocuğun olacağına, senin gibi bıcır bıcır gözlü çocuk olsun."

"Allah korusun, çocuğum benim gibi olmasın." Dediğimde ablam gülmesini durdurdu, kaşlarını çattı.

"Saçmalama, inşallah senin gibi güzel bir yüzü olur. Ve aynı şekilde güzel bir kalbi." Dediğinde kalbimin yumuşadığını hissettim.

"Allah size sağlıklı evlat nasip etsin." Dediğimde buruk bir şekilde tebessüm etti.

Ablam gittiği konakta çok değer görürdü. Ama ilk gittiği zaman çok ezilmişti. Kocası karşı gelip herkese bağırdığında ezilmekten kurtulmuştu Meryem.

Tüm bu ezilmesinin tek bir nedeni vardı. Çocuğu olmuyordu. Ablam da isterdi kendi parçasını sevmek,koklamak,onunla yaşamak ama olmamıştı. Allah'tan ümit kesilmez diyerek gece gündüz dua edip tüp bebek denemişlerdi ama olmuyordu.

"Neyse, ablacığım. Sen bunları düşünme. Sana çok yakışacak bir şey giydireceğim gelsene." Dedi ve ayağa kalktı. Ben de ayağa kalkıp ablamı evin içinde takip ettim. Annemin odasına girdiğimizde dolabı açtı ve elbise çıkardı. Bu ablamın düğün elbisesiydi.

"Bilmiyorum belki kendini kadın gibi hissetmiyor olabilirsin ama bunun sana çok yakışacağını düşünüyordum." Dediğinde beyaz elbiseye tekrar baktım. Çok güzeldi.

İlk kez bir elbise giymemi geçin, ilk kez birinin önünde elbise giyecektim.

"Hadi giy." Dedi yalvararak ablam. Elbiseyi elinden alarak üstüme tuttum. Dolabın aynasına baktım.

"Çok yakışıyor..." dedi bana bakarak.

"Neyse... ben yatıyorum abla." Diyip odadan çıktım.

Giymeye bile utanmıştım....

ERKEK GELİN - GAY - MPREG Where stories live. Discover now