13-Bağırma

18.7K 1.1K 292
                                    

Bağırışmalar esnasında kapı hızla açıldı. Kapının çarpmasıyla Ferzan uykusundan bu şekilde uyanmıştı. Gözlerini korkarak açmaya çalıştı. Çapaklı gözleri buna engel olmuştu.

"Saat kaç olmuş! Gelin midir damat mıdır anlaşılmaz hâlâ uyuyor!" Diyen kadınla Ferzan yerine sinmişti.

Arkadan giren kıza baktığında bunun Dilara olduğunu anlamıştı.

"Dayê, bihêle razê. Em karê xwe dikin!"

(Anne bırak uyusun, biz yaparız işleri!)

"Dest li karê ku ez dikim wernede. Li vê malê, pêşî bûk radibin. Hevjînê wê jî nizane bê ka çûye ku derê."

(Yaptığıma karışma. Bu evde gelinler önce kalkar. Kocasının nereye gittiğini bile bilmiyordur.)

Dedi kadın. Ferzan nefes bile almıyordu.

"Anne çık odadan." Dedi Dilara Türkçe şekilde.

"Çık mı?" Dedi kadın şaşırarak.

"Hadê em derkevin."

(Çıkalım.) Dedi ve Dilara, kadının kolundan çekip dışarı çıkardı. Ferzan derin nefes alarak ne olduğunu anlamaya çalıştı. Ne olmuştu biraz önce?

Odanın dışından bağırışma sesleri geliyordu. Birkaç dakika sonra sesler kaybolurken kapı tıklatıldı ve içeriye Dilara girdi.

Ferzan korkarak ona bakıyordu.

"Korkma Ferzan." Dedi Dilara.

"Kürtçe mi konuşayım? Türkçe mi?" Dedi.

"Fark etmez.." dedi Ferzan. Küçüklükten beri ikisini de akıcı bir şekilde konuşuyordu.

"Annemin kusuruna bakmayasın. Annem diğer gelininide böyle yaptı. Kız dayanamadı intihar etti. Biz yokken böyle baskın yaparsa ya da seni kenar kıstırıpta 'çocuk' diye seni korkutursa korkmayasın." Dedi Dilara uzun uzun.

"Hele ki çarşaf çarşaf derse konuşmadan yanından ayrıl. Biliyorum dediğim şey biraz garip. Sonuçta daha yenisin ve bizden korkarsın. Ama dediklerimi yap." Dedi Dilara.

"Teşekkürler Dilara abla." Dedi Ferzan. Dilara gülümsedi ve odadan çıktı.

Ferzan ise giyinerek zorda olsa odadan çıkmayı başardı.

Aşağıya baktığında birkaç kişi dışında kimsenin olmadığını gördü. Hizmetli kişiler temizlik yapıyor, biraz önceki kadın ile Dilara oturuyordu. Ferzan derin nefes alarak aşağıya indi.

Hizmetlilere yardım etmek için önlerinden geçerken kadının yüksek sesi konakta yankılandı.

"Heta ku ez nebêjim here tu yê neçî rûnê."

(Ben git demeden gitmeyeceksin otur.) Dedi kadın. Ferzan nefesini tutarak yanlarına oturdu.

"Te duh kurê min nekir û pere ji wî re çêkir."

(Dün oğlumu kamdırıp bozdurmamışsın kendini.) Dediğinde, Ferzan yüzünü ekşitti. Nasıl derdi böyle bir cümle?

"Guhê te dibihîze dayê çi dibêje?"

(Anne ne dediğini duyar mı kulağın?" Dedi Dilara.

Kadın kızına kafasına döndü ve susmasını söyledi. Dilara çokta korkmadı ama saygıdan ağzını kapattı.

"Zorla da olsa çocuk yapacaksınız!" Dedi kadın. Ferzan yerine bir daha sindi. Bu muhabbet onu gerçektende üzüyordu.

"Anne..." dedi Dilara ama kadın konuşmaya devam etti.

"Sus." Dedi ve konuştu.

"Bakacağım çarşafa." Dedi. Ferzan ağlamamak için zor duruyordu.

"Sen seversin böyle sapıklıkları. Oğlumun gözüne iyi görün." Dedi. Ferzan gerçektende anlamıyordu. Bunları konuşan ve düşünen onlardı ama sırf böyle doğduğu için sapık olan ferzan oluyordu.

"Ben hiçbir zaman böyle şeyleri sevmedim." Dedi Ferzan zorlukla.

"Dayê, ez destûra te distînim."

(İzninle kalkıyorum anne.) Dedi Ferzan ve yatak odasına gitmek için yukarı çıktı. Odasına girince kendisini yatağa attı ve ağlamaya başladı.

Tüm bu konuşmalar midesini çok bulandırmıştı. Başından beri çarşaf konusunun açılacağını biliyordu. Peki ya Azad ne yapacaktı? Endişelenme demişti Ferzan'a. Peki ya çocuk. Çocuk yapması belki de çok düşüktü. İçli içli ağlamaya devam etti Ferzan.

Yapabildiği tek şey çünkü buydu...

ERKEK GELİN - GAY - MPREG Where stories live. Discover now