7- Hazırlık

21.7K 1.1K 247
                                    

"her tişt amade ye?"

(Her şey hazır mı?)

"Vexwendîname tên amadekirin, devê min."

(Davetiyeler hazırlanıyor ağam.)

"Xwarin amade ne?"

(Yemekler hazır mı?)

"Me du roj şûnde got."

(İki gün sonrası için dedik.)

"Şêranî?"

(Tatlılar?)

"Agham, me got baklava û tulumba, lê wî ew li koşka din xwest."

(Ağam, biz baklava ve tulumba dedik ama diğer konakta istemiş.)

"Baş e, baş e"

(İyi,iyi)

Baba herkese emirler verirken biz ise öylece oturuyorduk. Bize de veriyordu ama ablam yanımda olduğu için çok bir şey yapamıyordu.

"Keçê Meryem , bi taybetî were"

(Meryem kızım, hele bir gel.)

"Geldim bekle." Dedi ablam sitem ederek.

"Emir vermezse çatlar." Dedi terliklerini giyerek.

"He?" Dedi yanına giderken.

"Aveke sar bîne. Bila ji bo dayika te nan çêke."

(Soğuk bir su getir. Hem annene de ekmek yapsın.)

"Tamam." Diyerek ablam eve girdi. Ben ise orada sessizce oturmaya devam ettim.

Tabii ki beni de çağırmayana denk.

"Were virê Ferzan"

(Gel buraya Ferzan.)

Ayağa kalkıp terliklerimi giyip ona doğru gittim. Oturduğum yerden çok bir aralık yoktu. Ne isteyecekse oradan da diyebilirdi ama yooook, kölesi var ya karşısında. Ayağına kadar getirtmeyi çok severdi.

"Çi bûbû bavo?"

(Ne oldu baba?) Dedim başımı yere eğerek. Onun yüzüne bakamazdım. Küçüklükten beri bunu bana zorla yaptırırdı.

"kirêtkirina zimanê kurdî."

(Kürtçeyi kirletme.) Dedi iğrenie bie şekilde. Sanki Türkçe konuşsam anlayacaktı.

"Tu dê roja dawetê cilekî dawetê li xwe bikî."

(Düğün günü gelinlik diyeceksin.)

"Ne?" Şaşkınca ona bakarken kelimeler ağzımdan çıkıp cümle oluşturmaya yetmiyordu.

"Lê bavo, ez ne jin im."

(Ama baba ben kadın değilim.)

"Tu jin nîn î? Wê demê tu çi yî?"

(Kadın değilsin öyle mi? Nesin o zaman?)

"Ez kuri-"

(Ben bir erke-) dememe kalmadan yüzüme inen tokatla yere düştüm.

"Tu ne zilam î an jî tu tişt nîn î. Li vê dinyayê zilamên wekî te tune ne. Tu lanetbûyî."

(Sen erkek falan değilsin. Senin gibi erkek olmaz bu dünyada. Sen lanetlisin.)

Attığı tokattan daha çok acıtmıştı bu sözler canımı.

"Ferzan!" Diye bağırarak geldi yanıma ablam.

"Birayê te li min qîriya."

(Kardeşin bana bağırdı.)

Dediği şeyle yüzüne baktım babamın. Böyle bir şey olamazdı.

"Huş be, bavo. Derew guneh e. Dema zarok ne xelet be tu çima tiştekî wiha dikî? Ma ne heyf e?"

(Sus baba. Yalan atmak günahtır. Çocuğun hiçbir suçu yokken neden böyle bir şey yapıyorsun? Yazık değil midir?)

Ablamın dediği şeyle ayağa kalkmaya çalıştım.

"Piştî 2 rojan ji xwe çû. Ez ji wî ne cuda me. Wekî ku tu ji min hez dikî ji wî hez bike."

(2 gün sonra zaten gidiyor. Benim ondan bir farkım yok. Beni sevdiğin gibi onu da sevsene.)

Ablam konuşuyor babam ve ben dinliyorduk. Daha fazla katlanamazdım buna.

Ayağa kalkıp eve doğru gitmeye çalıştım.

Baba beni asla ablamı sevdiği gibi sevemezdi. Çünkü ben onlara göre lanetliydim. Allah'a isyan olmuyor muydu bu? Ben ister miydim böyle doğmak?

Asla kıskançlık yapmazdım. Sadece beni de ablamı sevdiği gibi sevsin istemiştim.

Sadece babamın değil, herkesin. Ablamı herkes çok severdi. Annem, babam, abim, kocası, arkadaşları.

Beni ne annem seviyordu ne babam, ne abim, ne de arkadaşlarım.

Kocamında seveceğine inanmıyordum. Beni Allah'tan başka sevenin olduğuna inanmıyordum.

"Ablam, acıdı mı?" Dedi Meryem. Ne zaman yanıma geldiğini bilmiyordum bile. Bu yatağa ne zaman oturmuştum?

"Her zaman ki gibi işte." Dedim başımı öne eğerek.

"Mutlu olamıyorum abla." Dedim gözlerimden yaş düşerek.

"Ağlamak bir şeyi değiştirmez Ferzan'ım." Dedi Meryem.

"Ne ağladığımda değiştirie, ne de güldüğümde. Zaten bu diyarda benim gibilerin hiçbir yeri yok. Bir çöp getir koy şuraya. Onu benden çok severler." Dedim göz yaşlarım akarken.

"Öyle deme biliyorsun seni ben seviyorum. Hem o çöp kötü kokar senin gibi ferah ferah kokmaz." Dedi ablam tebessüm ederek.

Onunla beraber ben de tebessüm ettim. Dışarıdan bbamın bağırışlarını duyarken Meryem dolaba geçerek elbisesini çıkardı yine. Tabi elbise değil, gelinlikti bu.

"Abla sende yapma..." dedim.

"Ablacım hiçbir şey değişmeyecek bunu semde biliyorsun. Tüm insanlara söylenmiş kızımız evleniyor diye." Dedi sitem ederek.

"Giymek zorundasın biliyorsun.: dedi bana gelinliği getirirken. Başımı öne eğdim.

Evet zorundaydım. 2 gün. Sadece 2 gün sabretmem gerekiyordu buraya.

"Ver giyeyim." Dedim ona dönerek. Tebessüm edip gelinliği bana verdi.

ERKEK GELİN - GAY - MPREG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin