Sen benimsin

35.9K 708 17
                                    

Kapıyı açan kadına baktı. Üstünü başını düzeltip, arkasından gitti. Merdivenlerden inerken herkes onlara bakıyordu.

Yağmur ile Ateş huzursuz oturuyorlardı.
Rüzgar yüzünü astı. Sofraya oturdular. Sultan ile Ayşe servis yapmaya başlamışlardı.

Hiseyin Ağa:" Oğlum İstanbul nasıldı? Nasıl geçti?"
Rüzgar düz bir ses tonuyla:" İyi İşlerimizi hallettik. Daye nasıl oldu?"

Delal hanım anlatmaya başladı. Tansiyonu düşmüştü. Hastahanede gerekli müdahaleleri yapınca geri dönmüşlerdi. Tabi Dilşan hanımın hastahanede kalmamak için doktorlara çektirdiğini de anlatmıştı.

Rohin:" Valla yengem hastahaneden çıkmak için seni bile kullandı. Benim gelinim doktor. Sizden daha iyi bakar bana diye. "
Zeynep gülümsedi. Ateş'e doğru dönüp:" Evdekiler nasıl Ateş?"
Ateş:"Herkes iyi abla sadece seni özlediler."
Zeynep:" Merak etmesinler iyiyim İstanbul'da işlerimizi hallettik pazartesi burda ....... Hastahanesinde işe başlayacağım."

Herkes sevinmişti. Tebrikleri aldı. Rüzgar sanki orda yokmuş gibiydi. Sanki silah zoruyla tutuyorlardı. Onu da muhabbete katmam gerekti.

Bana gerek kalmadan karşımdaki ikizler başladı konuşmaya.
" Abi tanıdık falan görmedin mi? İstanbullarda."
Zeynep hemen lafa atladı:" Görmez miyiz Rohin? Abinin eski tanıdıklarından Gizem vardı, tanıştık. Maşallah çok tatlı bir kadındı." sesi kinayeli çıkmıştı.

Rüzgar'ın bakışları kendisini buldu.
Kuzey:" Gizem mi o kim ben tanımıyorum?"
Rüzgar:" Oğlum nerden tanıcan. Üniversiteden arkadaşımdı. Selamlaştık zaten."
Kuzey abisinin gerildiğini anladı. Fazla uzatmadı. Yoksa bütün sinirini ondan çıkarabilirdi.

Rohin:" Valla yenge abim bizi hiç götürmedi İstanbul'a. Tabiki kıymetlisi Yağmur ablamı götürmüştü."

Yağmur ile Rüzgar birbirine baktı. Rüzgar'ın gözlerinden alev çıkıyordu.
" a öylemi nerelere gittiniz Yağmur?"
Yağmur başladı anlatmaya. Abisine bakarak konuşuyordu. Ne kadar güzel bi gezi olduğundan, çok eğlendiklerinden bahsetti.
Rüzgar'ın o günler aklına geldi. Gülümsedi. Hemen kendini toparladı.

Zeynep Rüzgar'a yaklaşıp kulağına doğru:" Eğer biraz daha o yüzünü asarsan. Bu gece burda biter Rüzgar ağa."

Rüzgar Zeynep'in dediğini anlamıştı. Oda da gecenin devam etmeyeceğini kastedmişti. Odadakıler aklına gelince vücudu ısındı.

Zeynep'e aynı şekilde eğilerek:" Peki ya sen gecenin bitmesini istiyor musun? Doktor. Onu bi kendine sor."
Zeynep duyduğu sözle yüzü kızarmıştı. Bakışlarını Rüzgar'a çevirdiğinde gözlerindeki şehveti gördü. O da ondan farklı değildi ki:" Sapık." deyip yemeğine devam etti.

Rüzgar gülümsüyordu. Aklına şeytanlık geldi. Masanın altında elini Zeynep'in bacağının üstüne koydu. Yavaş yavaş kadınlığına doğru götürdü elini...

Zeynep bacağında hissettiği el ile şaşırırken. Elin yukarı doğru kaymasıyla. Bogazında lokması kaldı. Öksürmeye başladı.

Herkes Zeynep'e bakıyordu. Rüzgar'ın yüzünde munzur bi ifade vardı. Elini çekmemişti. Zeynep ayağa kalkıp mutfağa doğru gitti.
Zeynep dolaptan bardak almaya çalışırken, arkasında bir gölge hissetti. Kokuyu tanımıştı.
Rüzgar Zeynep'e yaklaşıp arkasından vücudunu ona yaslayarak dolabı açıp bardak aldı.
Zeynep:" Ne oluyo be."
Rüzgar gülümserken, bardağa su koyup Zeynep'e uzattı:" Sadece su vermek istedim." gülüyordu.
Zeynep:" Üstüme çıksaydın." Allah kahretmesin ne söylemişti sonradan farketti. Kendi kendine söyleniyordu. Bu adam ayarlarıyla oynuyordu.
Rüzgar neşeli haliyle:" hay hay karıcım yeterki sen iste."
" Sapık gerçekten sapık." söylenerek yanından geçiyordu ki, Rüzgar kolundan tutup kendine çekti:" Senim sapığın. Beni bu hale sen getirdin." dudağına öpücük kondurdu.

Berdel Aşk Töre- Beni Sever misin?Where stories live. Discover now