Her sevda bir veda

14.3K 469 67
                                    

" Zeynep." İsmini haykırarak uyanmıştım. Benim burda işim neydi. Ne olursa olsun, onun yanında olmalıydım. Kalkıp odaya gittim. Hazırlanıp çıktım. Evdekilerin bakışlarına aldırmadan.

Karadağların kapısının önüne geldiğim de, korumalar yüzüme ve elimdeki çiçeğe bakıyorlardı. Sert bakış atınca; bakışlarını hemen çevirdiler.

Kapıdan girince Fatma hanım karşıladı:" Bu sefer çiçekleri size vermeyeceğim." Utanarak gülümsedi.
" Hoşgeldin oğlum rojbaş."
" Rojbaş anne."
" Zeynep kalktı. Odasında."
Başımla selamlayıp, odaya çıktım.

Kapıyı açtığımda giyiniyordu. Beni görünce elindekiyle üzerini kapattı.
Yüzünden canının acıdığı belli oluyordu. Hemen yanına gittim. Çiçeği yatağın üzerine bıraktım.
Tshirtünü elinden aldım. Südyeniyle karşımdaydı. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan giydirdim.
" Teşekkür ederim." dedi.
Gülümsedim. Yataktan çiçeği alıp uzattım: " Bugün nasılsın? Ağrın var mı?"
" Ben, ben boşanmak istiyorum Rüzgar."

Elimdeki çiçek yere düştü. Boş gözlerle ona bakıyordum. Gözlerinde hiçbir anlam yoktu. Bana olan sevgisi, aşkı hiç bir şey yoktu.

" Sen, sen ne diyorsun?"
Karşımda susuyordu. Sadece susuyordu.
" Zeynep bana bir şey söyle, susma. Ben kaç gündür senin konuşmanı bekliyorum. Gözlerinin içine bakıyorum. Ben senle beraber, yaralarımızı saracağımızı düşünürken, sen bensiz kalmak mı istiyorsun? Ben evimize gitmeyi beklerken, senin burda işin ne?"
" Uzatmanın anlamı yok. Bitti."
" Bitti. Bu kadar basit. Bitti deyince bitiyor mu?" Karşımda sadece ruhsuz biçimde duruyordu.
" Beni hayatında istemiyor musun?"
Susuyordu.
" Senden bir cevap bekliyorum. "
" İstemiyorum."
Kanım çekildi. Ne söylenebilirdi ki.
" Peki Zeynep. Ben varlığımla seni daha fazla rahatsız etmeyeyim. Hoşçakal."

Her yeri yıkmak istiyordum. İçimi soğutmak. Nefes alamıyordum. Hayatımdan gidiyordu. Ben sadece izliyordum. Hiç bir şey yapamıyordum.

Eve geldim. Odaya girdim. Onun kokusunu istemiyordum. Burayı onsuz istemiyordum. Kırıp, döktüm her şeyi. Giyinme odasına girip. Bütün eşyalarını çıkardım. Valizi alıp içine koydum.
Merdivenlerden inerken, herkes beni izliyordu.

" Oğlum ne oluyor. Bu bavul da neyin nesi?" Babamın sesiyle durdum.
" Bir şey olduğu yok baba. Gelinin boşanmak istiyor. Bende ona yardımcı oluyorum."
" Oğlum bak sinirlisin. Pişman olacağın şeyler yapma." Annem lafa girmişti.
" Ben hiç bir şey yapmadım anne. Bekledim. Onun kendini toparlamasını. Bana dönmesini. Ama o, benden ayrılacağı anı kollamış. Sakın kimse karışmasın."
Hızla çıktım konaktan.

Karadağların konağına geldiğimde, bavulu alıp, içeriye girdim. Herkes avluda oturuyordu. Zeynep ile gözgöze geldik. Gözlerimi orman gözlere diktim. Tam önünde duruyordum: " Bunlara ihtiyacın olacağını düşündüm."
Bekledim. Bir şey demesini bekledim. Ama söylemedi.
" Bu nedir? Oğlum." Mirzad ağanın sesiyle, ona döndüm.
" Kızınız boşanmak istediğini söyledi. Kıyafetlerini getirdim."

Herkes şaşkın gözlerle Zeynep'e bakıyordu. Kimsenin haberi yoktu demekki.
Arkamı dönüp gittim.

Gözlerinin maviliği kaybolmuştu. Ne kadar kırgın olduğunu görebiliyordum. Biz birbirimizi kırmıştık. Beraber devam etseydik , daha da fazla kıracaktık biliyordum.

Annemler bana bakıyordu. Bir açıklama bekliyorlardı. " Lütfen bir şey demeyin. Benim kararım bu ve ben bu kararı uygulayacağım. Her ne olursa olsun."

Odama çıktım. Ailemin yanında güçlü ve kararlı durmaya çalıştım ama, artık bu yaşadıklarım fazla geliyordu. Gözyaşlarım durmuyordu.
Kapı çalındı.
Havin yengem: " Zeynep ne oluyor? Ne boşanması."
" Yenge lütfen!! Konuşmak istemiyorum. Ne olursa olsun, bu boşanma olacak."
" Tamam Zeynep. Sen nasıl istersen? Sadece bana şunu söyle. Sevmiyor musun?"
" Bazen sevmek yetmez yenge."
Sarılıp ağladık.

Berdel Aşk Töre- Beni Sever misin?Onde histórias criam vida. Descubra agora