Bazı aşklar Küllerinden doğar

14.6K 454 24
                                    

Kapının önündeydi. Siyah, vücudunu saran bir takım elbise, beyaz gömlek giymiş. Gömleğinin 3 düğmesini açmasa zaten olmaz.

Müziğin durmasını, insanların neden bana bakarak fısıldaştıklarını anlamış oldum.

Gözlerim dolmuştu. Ama gözyaşlarımı akıtmayacaktım. En son gözyaşım; Elveda mesajından sonra , kendime bir daha onun için gözyaşı akıtmayacağıma dair söz verirken, akmıştı.
Geçip masaya oturdum. Hiç onun olduğu tarafa bakmıyordum.

" Kardeşim hoşgeldin. Oğlum öldüm öldüm dirildim ya, gelmeyeceğini söylediğinde."
Gökhan ile Rüzgar birbirlerine sarılmışlardı.
" Ya senin ,benim kocamı üzmeye ne hakkın var. "
" Nasıl nikaha yetişemedim mi? Oğlum başkasını mı yaptın şahit?"
" Olur mu öyle şey. Valla düğün sonuna kadar bekletecektim memuru."

"Abim çok özledik seni."
İkizler boynuma sarılmıştı.
" Bende sizleri özledim canavarlar."
" Abim hoşgeldin."
" Yağmur'um hoşbuldum. Hayırlısı olsun."
" Dayı oluyorsun abi."
Hepsini sarmalamıştım.
Annemlerin masaya gidip özlem giderdim. Tabi annem ile daye ağlamadan duramazlardı.

Gözlerimi karşıya çevirdiğim de işte ordaydı. Aşık olduğum kadın. Sevdam. Unutmak için , dünyanın öbür ucuna gittiğim. Her gün özleminin, içimi yaktığı kadın.

Onu , oynarken gördüğümde kalbim , yerinden çıkacak gibi olmuştu. Bilerek içeriye girmedim. Ona doya doya bakmak istedim.  Bütün ona kırgınlığım, kızgınlığım bir anda yok olmuştu. Elbisesi , gözlerinin yeşilliğini daha da gün yüzüne çıkarmıştı.

Masaya doğru gittim. Dilan anne her zaman iyi niyetliydi. Bana karşı. Mirzad ağa, Civan, Havin de öyleydi. Zeynep'in elinde bir yaşlarında bebek vardı. Havin ona verdi. O da ayakta tutuyordu. Civan'ın bebeği olmalıydı. Eline de çok yakışmış. Bizim bebeğimiz de çok yakışırdı.

" Oğlum hoşgeldin."
" Hoşbuldum Dilan anne nasılsın?" elini öptüm.
Sırayla herkesle selamlaştım. Zeynep bana hiç bakmıyordu. Elindeki bebekle ilgileniyordu. Karşısına geçip:" Çok güzelsin." dedim.
Bakışlarını bana doğru çevirirken, bebeğe döndüm: "Sen, maşallah çok güzelsin."
Gözlerini halasından almış.

Elimi uzattığımda, Zeynep'in kucağından bana gelmek için, kendini bana attı. Küçücük elleri burnumu tuttu. Bebeği alırken, ellerim Zeynep'in ellerine dokundu. Yine sıcaktı. Hemen ellerini çekti.
" Senin adın ne bakalım güzellik?"
Gülücükler atıyordu.
"Roza. Halası koydu ismini."
Havinin sesini duydum.
" Gün doğumu." diye mırıldandım.
" Rüzgar, sen mi geldin?" Küçük ağa ayaklarıma sarıldı.

Dizlerimin üzerine eğilip, aynı boya geldim:" Vay küçük ağam. Hoş sen kocaman olmuşsun ama."
" Sen nerdeydin? Halam çok üzüldü."
Gözlerim Zeynep'in gözleriyle buluştu. Çekti hemen.
" Ben sana söylemiştim. Halam benim. Ben kazandım. " diye şen şakrak, benle dalga geçiyordu, sanki afacan.
" Sen kazandın." diyebildim.
" Hazar hadi gel annem, yatırayım seni." deyip Havin aldı. Biraz daha kalsa Zeynep'in her şeyini öğrenecektim. Kalkıp Roza'yı, Zeynep'e uzattım.
Zeynep aldığında, cimcime ağlamaya başladı. Beni istiyordu.

Hiç bir şey olmamış gibi, geldi bütün ailemle selamlaştı. Bizimkilerde maşallah onun gelmesini bekliyormuş gibi, bağırlarına bastılar resmen. Ona doğru hiç bakmadım. Rozayla ilgileniyordum. Birden kokusu burnuma geldi. Tam karşımda duruyordu. Ama bakmıyordum. Bir anda - çok güzelsin- dediğini duydum. Tüylerim diken diken olmuştu. Şaşkınlıkla kafamı çevirdiğimde, Rozayla ilgilendiğini, ona söylediğini anladım.

Hele Hazar'a ne demeli, çocuk ayaklı gazete gibiydi. Roza ise, resmen benim kucağımdan ona gitti. Burnunu sıkıyordu. Eline çok yakışmıştı. Bir zamanlar, dünyadaki en iyi baba olacak diye düşünürdüm. Karşımda gördüğüm manzara, yanılmadığımı gösteriyordu. Roza'yı geri verdiğinde, ona gitmek için ağlıyordu. Hain, ben ona bakayım, ilgileneyim, o Rüzgar için ağlasın. Kadınlar üzerindeki etkisi devam ediyordu. Büyük küçük demeden. Zaten geldiğinden beri, bütün kızların gözleri üzerindeydi. Alsınlar başlarına çalsınlar.

Berdel Aşk Töre- Beni Sever misin?Where stories live. Discover now